Evet ancak bunu duymayanlar var. Örneğin Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ ın her konuda, her söylediğini can kulağı ile dinlemesi ve uygulaması gereken THY’ nin Yönetim Kurulu Başkanı Bay Ahmet BOLAT. Bu beyefendinin davranışı, Cumhurbaşkanımızın kendisine “Ben söylerim ama sen yine de bildiğini yap” demiş olabileceğini düşündürebilir insanlara. Tabii ki bu doğru bir düşünce tarzı değil. Eşyanın tabiatına ve de Cumhurbaşkanlığı makamının yüceliğine aykırı.
Aşağıdaki başvuruyu önümüzdeki günlerde CİMER kanalı ile makama arz edeceğim. Çekindiğim bir şey var mı? Neden önce bu köşemde yayımlıyorum. Hayır. Korktuğum bir şey yok. Çekinmiyorum, korkmuyorum yalnız kuşkum var. Başvurumun Cumhurbaşkanlığının konu ile ilgili dairesine takılıp takılmayacağını, başka bir deyişle makama sunulup sunulmayacağını düşünüyorum o kadar. Mevcut durum beni bu noktaya getiriyor.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Yargıtay Başkanlığında düzenlenen 2024-2025 Adli Yıl Açılış Töreni'nde konuştu. Yargı gücünü tarafsızlığından alıyor "Hukukun üstünlüğü ve hukuk devleti olmak bunu gerektirir. Fakat bir kararın bağlayıcı olması onu eleştiriden azade kılmaz. Demokrasilerde hukukun çizdiği çerçeve içinde, yargı kararları hakkında farklı düşünce ve görüşler söylenebilir. Kararlar eleştirilebilir ve tartışılabilir derken mahkeme kararlarının herkes için bağlayıcı olduğunu söylediler. Aşağıdaki basit olay yalnız bir örnektir. Tabii ki çoğaltılması mümkündür.
Sayın Cumhurbaşkanım,
2024-2025 Adli yılının açılış töreninde yukarıda özetini bilgiye sunduğum konuşmanızdan cesaret alarak size sesleniyorum. Mümkün olduğunca kısa arz edeceğim: THY bir personelini 211 kişi ile birlikte şirketten uzaklaştırdı. Mahkemeleri kazandır mağdurlar. İşe iade kararı aldılar. İşveren iş kanununun amir hükmüne dayanarak iş başı vermedi. Eski çalışan pass bilet haklarını talep etti İstinaf mahkemesi talebi kısmen kabul etti. Yargıtayda istinaf mahkemesinin kısmi kabulüne katıldı ve kararı onadı. (Yargıtay 9.Hukuk Dairesi 2023 / 4914 Karar No) Bu durumda eski personel Ercan Tanrısever'in ve aile fertlerinin, 2015 ve 2016 yıllarına ait pass bilet haklarının bulunduğu mahkeme ilamı ile tespit edilmiş oldu.
Türk Hava Yolları Yönetimi bilet düzenleme işleminin bilgisayar ortamında çalıştığı ve eski senelere ait manuel bilet düzenlemesi yapılamayacağı gibi hilafı hakikat bir gerekçe ile mahkeme kararına direnç gösteriyor ve uygulamıyor.
Konu ile ilgili olarak THY hukukçu çalışanının ve THY eski çalışanının avukatlarının yazışmaları ekte. Mahkeme kararları herkes için bağlayıcıdır sözünüze istinaden durumu takdirlerinize arz ediyorum.
Saygılarımla M. Çetin Özbey
From: Esra baş <[email protected]>
Sent: 28 Haziran 2024 Cuma 16:17
To: BURHAN ATEŞ (Hukuk ve Uyum Bsk. - Kıdemli Müşavir Avukat) <[email protected]>
Subject: [EXTERNAL] Re: pas bilet kullanımı hakkında
Burhan Bey Merhabalar,
Umarım iyisinizdir.
Malumunuz olduğu üzere, müvekkil Ercan Tanrısever'in ve aile fertlerinin, 2015 ve 2016 yıllarına ait pass bilet haklarının bulunduğu mahkeme ilamı ile tespit edildi. Ancak yine malumunuz olduğu üzere, "firmanın sisteminin elvermediği" gerekçesi ile bugüne kadar haklarından yararlanamadılar.
Pass bilet haklarını kullanabilmeleri için Yeşilköy Satış Ofisi'ne yazı yazmanız durumunda manuel olarak bilet kesilebileceği bilgisini aldım. Bu nedenle Yeşilköy Satış ofisine konuyla ilgili talimat vermenizi rica ediyorum. Geri donuşunuzu rica ediyorum. Mahkeme ilamını ekte yeniden iletiyorum. İyi çalışmalar dilerim. Saygılar.
From: Esra baş <
Sent: 28 Haziran 2024 Cuma 16:17
To: BURHAN ALTES (Hukuk ve Uyum Bsk. - Kıdemli Müşavir Avukat) <[email protected]>
Subject: [EXTERNAL] Re: pas bilet kullanımı hakkında
Sayın Meslektaşım Merhaba,
Önceki mailimde de belirttiğim üzere, Yeşilköy Satış Ofisi'nden manuel olarak biletler satın alınabilmektedir. Müvekkilin kazanmış olduğu bir hak var ve bu hakkın kullandırılması için şirketin direnç göstermesi anlaşılabilir değil. Değerli geri donumsunuzu rica ederim.
Saygılar.
Gönderen: Burhan Ateş <[email protected]>
Date: 4 Tem 2024 Per, 10:22
Subject: RE: [EXTERNAL]e: pas bilet kullanımı hakkında
To: Esra baş <[email protected]>
Meslektaşım merhaba
Belirtmiş olduğunuz konu yetki sınırlarım dışında kalmaktadır.
Saygılarımla,
BİR ALTTAKİ KONU NEDEN KALEME ALINDI: LÜTFEN GÖRSEL METNİNİ OKUYUNUZ.
ÇALIŞANI HAKSIZ NEDENLE HATTA KASTEN İŞTEN KOV, AMA MADDİ MANEVİ HİÇBİR SORUMLULUK TAŞIMA. NE İŞ?
Yapılan uygulama sonucunda bir suç doğuyorsa ve de hukuken suçun bir müeyyidesi yoksa iyi niyetle hareket etmeyen ve söz konusu uygulamayı maksatlı olarak yapan biri aynı uygulamayı tekrar ve tekrar yapmakta tereddüt etmez. Düz mantık böyle çalışıyor. Bilmem hak verir misiniz?
Bir insan düşünün, işlediği bir suçtan ötürü hiçbir şekilde cezalandırılmaz ise ne olur? Ceza insanı eğitmez, sadece evcilleştirir noktasından hareketle suçunu anlayıp ehlileşerek bir daha benzeri bir suç işlemeyenler de mutlak vardır ama alışmış kudurmuştan beter misali aynı suçu işlemeğe devam edenlerin çoğunlukta olduğu açık. Bizim konumuzun kahramanları işte bu türden. Suçun tekerrürünün kanunlarımızda ayrı bir yeri varsada, bizimkiler bundan etkilenmiyor.
Evet çalıştığım şirketin (x) yöneticisi durumdan vazife çıkartıp (?) benim kurumdan uzaklaştırılmamı öneriyor. Teklif yukarılara ulaşıyor. En tepedeki onaylıyor. Yetmezmiş gibi bir de yönetin kuruluna götürüyor talebi. Onların görevi bu tür teklifleri, tetkik etmek, fesih nedeni olarak yapılan suçlamada yönetim haklı mı, yoksa çalışan haksız nedenlerle mi şirketten uzaklaştırılıyor, ona bakmak değil, sormadan, soruşturmadan teklifi onaylamak. Bu kurulda görevini yapıyor ve öneri kabul görüyor. Vah gidene.
Aşağıdaki görselde de değinildiği üzere özellikle ortaklık yapısında devlet hissesi bulunan kuruluşlarda iş akdi hâksiz nedenle feshedilen çalışan tüzel kişiliği mahkemeye verip, işe iade kararı alırsa ve hukukun bu kararı işveren tarafından uygulanmaz ise söz konusu personele ödenen her türlü tazminat bedeli kuruluş da hissedar olan devletin ve ortağının kasasından çıkıyor. Üzücüdür ama bu konuda kasıtlı karar veren yöneticinin yapılan bu işlemle ilgili hiçbir maddi- manevi sorumluluğunun bulunmaması, değişik noktalarda özellikle siyasi görüş noktasında şekillenen kasıtlı fesih işlemlerinin, fütursuz bir şekilde tekrarlanması konusunda bu zevatı cesaretlendirmekte başka bir deyişle bu çirkinliğin tekrarlanmasına sebebiyet vermektedir. Yaşanmış bir örneği aşağıda sunuyorum.
Bu sorunun kökeninde, haksız iş akdi feshi kararını veren yöneticilerin, genellikle herhangi bir hukuki veya mali sorumluluk taşımaması yatmaktadır. Bu durum, yöneticileri risk almaya teşvik etmekte ve hatalı kararlar almayı sürdürmelerine neden olmaktadır. Sonuç olarak, çalışanların hakları ihlal edilmekte, şirketlerin itibarları zedelenmekte ve her ne kadar tali unsur olarak görünse de kamu kaynakları verilmiş olan kasıtlı fesihlerle israf edilmektedir.
Yöneticilerin Sorumluluğunun Artırılması:
Hukuki Sorumluluk: Haksız iş akdi feshi nedeniyle şirketin zarara uğramasından yöneticilerin de sorumlu tutulması gerekmektedir. Bu sayede yöneticiler, kararlarını alırken daha dikkatli davranacak keyfi ve kasıtlı uygulamalardan kaçınacaktır.
Mali Sorumluluk: Yöneticilerin, hatalı kararları sonucu şirketin ödediği tazminatların yüzde 50’ den az olmamak üzere belirli bir yüzdesini karşılamaları, onları hali ile daha sorumlu hale getirecektir.
Denetleme Mekanizmalarının Güçlendirilmesi: Bağımsız Denetim Kurulları: Devlet katılımlı şirketlerde bağımsız denetim ve yönetim kurulu üyeleri (Şirketlerin Yönetim Kurullarında mevcut bağısız üyeler gibi seçilememeleri şartı ile) şirket yöneticilerinin kararlarının ciddiyetle denetlenmesine olanak sağlayacak ve: olası usulsüzlükleri ortaya çıkaracaktır. Uygulama ve faaliyetlerin daha şeffaf hale getirilmesi, kamuoyunun denetimini sağlanması ve hatalı fesih ile yapılan yanlış uygulamaların hali ile önüne geçecektir.
Etik Değerler: Şirketlerde etik değerlerin önemi vurgulanmalı ve yöneticilerin, çalışanların bu değerlere uygun davranmaları teşvik edilmelidir.
İşe İade Davalarında Hızlı Karar: İşe iade davalarının hızlı bir şekilde sonuçlandırılması hem çalışanların haklarının korunmasını sağlayacak hem de şirketlerin mağduriyetini azaltacaktır.
SONUÇ
Devlet katılımlı şirketlerde iş akdinin haksız nedenlerle feshi, ciddi bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu sorunun çözümü için yöneticilerin sorumluluğunun artırılması, denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi, eğitim ve farkındalık çalışmalarının yapılması ve yargı süreçlerinin hızlandırılması gibi çeşitli önlemler alınmalıdır. Bu sayede hem çalışanların hakları korunacak hem de şirketlerin ve devletin kaynaklarının daha etkin bir şekilde kullanılmasına katkıda bulunulmuş olunacaktır.
Konunun ciddiyetini anlamak ve küçümsememek için THY yönetiminin son dönemde şirketten uzaklaştırdığı çalışanlara mahkemeler sonucunda ödenen toplam meblağın ortaya konulması yeterli olacaktır.
HAFTAYA KÖŞEME BİR MİSAFİR GELİYOR: İSMAİL YÜKSEKTEPE
İki sene önce oturduğum yazlık evin arkasındaki konutta oturan İsmail YÜKSEKTEPE isimli bir genç ile tanıştım. Kısa bir süre içinde görüşmeye başladık. Sohbetlerimizde dikkatimi çeken ilk husus YÜKSEKTEPE’ nin genel kültür zenginliği olmuştu. Çok güzel konuşuyor ve sözlerini bu zenginliğinin çeşitli örnekleri ile süslüyordu. Bugüne kadar kendisinden değişik konularda fazlası ile istifade ettiğimi söylemeliyim. Bazı konularda ufkumu açıyor desem yalan olmaz. Durmadan okuduğu, ilgisini çeken her konuyu araştırdığı net bir şekilde belliydi. Gyorgyi’ nin ifade ettiği üzere “sanki araştırırken herkesin görebildiğini görüp, aynı şeyleri okumasına rağmen onlardan kimsenin düşünmediklerini çıkartan” biri gibiydi.
Onun bu özelliklerini fark edince düşünmeğe başladım “Güzel konuşan insan güzel yazı da yazar” Benim inancım buydu. Bu yaz başlangıcında bu düşüncemi kendisine de söyledim. Bana tam olarak hak verdiğini söyleyemem. Haziran ayından bu yana bu inancımı tekrarlayarak ısrarla kendisini yazı yazmaya ikna etmeğe çalıştım. Nihayet 02 Eylül tarihli yazıma bir giriş metni yazmaya razı edebildim. Benim yazmış olduğum yazının giriş bölümünü görüşleri ile renklendirdi. Yazının sonuna (**) Düzenlenmiş giriş metni: İSMAİL YÜKSEKTEPE yazarak onu size takdim etmiştim. Bana da düşen o konunun giriş metni ile takip eden kısmındaki anlatımının uyumunu sağlamak üzere uğraşmak oldu. Yine de o yazımın giriş metninin ana anlatımdan farklılığını fark eden üç arkadaşım çıktı.
Evet, İsmail arkadaşımı önümüzdeki hafta sayfamda misafir edeceğim. İnşallah dostum bana bunu tekrarlama imkânı da verir. Eh, yaş 80’ni buldu. Bu nu da köşemi daha okunur hale getirme uğraşı diye düşünebilirsiniz.
Bir başkasının evine misafir davet etmek için kimseden izin aldım mı? Hayır. Patronun güvenine ve Airporthaber’ in yazar kadrosunun yapısına sığınarak bunu söyleyebiliyorum. Zira Airporthaber’ de patron başta kimse kimsenin yazdığına, konu seçimine karışmıyor. Her telden çalan, her konuda görüşünü ortaya koyan kişilerden oluşan çok sesli bir grubumuz var. Başka bir deyişle aynı sitede farklı ses, farklı görüşler hiç kimseyi rahatsız etmiyor. İsmail kiminle aynı, kiminle farklı düşünür şu an için net bilemiyorum ama, benim ana konum olan THY ile ilgili olarak benden farklı düşündüğünü hafiften anladım. Bir köşede iki farklı görüş. Bilmem ki nasıl olur? Daha önce hatırlarsanız Bilal beyi de dört beş kez sayfama davet etmiştim. O da THY kökenli olduğu için asgari müştereklerde birleşiyorduk. Şimdi sitede yaz, kış oturan, daimî kiracılardan biri. Herhalde benden fazla okunuyordur.
Yorumlar