Bu konuda bir yazı Airporthaber’ de yayımlanınca sektör mensubu okurlar tabii ki öncelikle kendi kuruluşlarında, sivil havacılık sektöründe görev yapan üst yöneticileri düşünmeye başlayacaktır. Ata sözünün kendi iş yaşamlarına aksedişini düşüneceklerdir. Aslında bu atasözü genele şümul edilecek bir söz ise de herkesin kendi yaşamını, özellikle iş hayatını etkileyen giden ve gelenleri düşünmesi normal değil mi? Yazıya başlarken ben bile çok seneler öncesine gittim.
Dün beni ziyarete gelen bir komşumuz, içinde bulunduğumuz senede yaşadıklarımızı konu ediyordu. Oda 2025’in 2024 yılını arattığını anlatıyordu. Demek ki yaşamın her kesitinde insanlar bu olguyu düşünüyor.
İyinin iyisi, beterin de beteri vardır. Çoğu zaman, sahip olduğumuz şeyin en kötüsü olduğunu düşünür, başımızdaki patronu veya yöneticiyi de aynı şekilde değerlendirir ve bir an önce ondan kurtulmayı temenni ederiz. Oysa beterin beteri olduğunu da unutmamak gerekir. Tamam, mevcut olan kötü ise ondan kurtulmak da güzeldir; lakin mevcut olanın yerine gelecek şeyin mahiyeti de çok önemlidir. Yeni gelen, gidenden çok daha kötü ise, önceki ile yaşamak çok daha iyi olduğu / olacağı açık.
Evet” Gelen gideni aratır” atasözü, mevcut durumdan şikâyet edenlerin, değişim beklerken yeni gelenin daha kötü olabileceğini hatırlamaları gerektiğini ifade eder. İnsanlar genellikle eski durumdan kaçmak isterken, yeni durumun getirebileceği riskleri göz ardı edebilirler. Bu ve yeni durumun getireceği olasılıkları dikkate almak önemlidir. Sonuç olarak, mevcut sorunlardan kurtulma arzusu, yeni sorunlar yaratabilecek değişiklikler getirebilir ve bu durum, mevcut durumu eskiye göre daha kötü hale de getirebilir.
Bu konuda söylenecek fazla bir şey yok. Şimdi yaşadıklarınızı gözünüzün önünden geçirin. Bu sözün doğruluğunu size yaşatan yöneticileri düşünün. Tabii ki ender de olsa gelenin gideni aratmadığı dönemler de yaşamışsınızdır. Bu da mümkün. Hangisi çoğunlukta bilemem?
Gelenin gideni arattığı durumlarda hangi davranışlar işyerinin dengesini iyiden iyiye bozar. Çalışanların gidene bağlılıklarını süratle unutup, yeni gelen yöneticinin uygulamalarına ve tarzına bağlanmaları veya bağlanmış görünmeleri. Söz konusu yönetici görevden ayrılınca da süratle unutulacak bu bağlılığın maalesef şahsi menfaatlerle bağlantılı olduğu ortada.
Evet bu noktada başlılığı bu paragrafa taşımamız gerekiyor. Gelen ve giden yöneticiler ne renk olursa olsun, çalışanların hep öz rengini korumaları bu çarpık düzenin yaratıcısı olan yöneticinin kurumdaki etkisini sıfırlamasa da mutlak zedeleyecek ve azaltacaktır.
Yorumlar