Bu konuda daha önce iki yazı yazdım. İlk yazı “22 yıldır birçok konuda kandırılmalarına rağmen, her konuyu olduğu gibi “sosyal güvenlik sistemini” de düzeltmeye doyamayanların yaptıkları son düzenlemeyle başlangıç yaşlılık aylığını azaltmaları konusundaydı. Açıklanan TÜİK enflasyonu esas alınarak yapılan hesapla, başlangıç emekli aylığı bu yıl başında yüzde 35 düştü. Önümüzdeki yıl da da bu yıla kıyasla, muhtemelen yüzde 15 civarında düşecek.
“Emeklilik müracaatı için 2025’i beklemeyin “başlıklı ikinci yazım ise hak edenlerin emekli maaşı bağlatma dilekçelerini, en geç 31 Aralık 2024 yılı itibarıyla vermeleri tavsiyesi konusundaydı. Yazının konusu, emeklilik hakkını kazanmış çalışanların, 2024 yılı sonu itibarıyla “fiilen emekli olmaları” değildi. “Emeklilik aylığı bağlatma” başvurularını yapıp yapmama konusunda yaşadıkları endişeli kararsızlıktı.
Çünkü, ülkemizde çalışma / yaşam koşullarının ve emekli aylıklarının giderek kötüleşmesi nedeniyle, insanlar haklı olarak, hem çalıştıkları işten ayrılmak istemiyorlar ve hem de hak ettikleri yüksek emekli maaşını kaçırmak istemiyorlardı.
Nitekim, işten atılma riskini göze alan birçok çalışan yıl bitmeden emeklilik müracaatını doğrudan SGK’ya yaptı. Kendilerine dayatıldığı üzere çalıştıkları iş yerine değil. Pilotlar ve teknisyenler hariç. Çünkü onlara “Temininde güçlük çekilen personel” statüsünden, ayrıcalık tanındı. İşlerini kaybetme endişesi yaşamadan dilekçelerini çalıştıkları iş yerine verdiler.
SGK’nın yüksek mahkeme kararını görmezden gelerek dayattığı, emekliliğini talep eden çalışan için çalıştığı işyerinin “işten Ayrılış Bildirgesi” düzenlenmesi şartı ise şu formülle aşıldı. Adeta muvazaalı işlem yaparak, emeklilik başvurusu yapan pilot ve teknisyen için, önce “işten Ayrılış Bildirgesi” ertesi gün de “İşe Giriş Bildirgesi” düzenlediler. Formalite icabı tabi. Böylece bu çalışanlar işten hiç ayrılmamış gibi kesintisiz olarak ve aynı maaşla işlerine devam edebildiler. Yüksek hesaplama katsayısıyla bağlanmış emekli aylıklarını da almaya başlayarak tabi. Ama aynı formül diğer personelden esirgendi.
Sonuçta, SGK nın bu hukuka aykırı dayatması, bazı işyerlerinde diğer çalışanlar yönünden işini kaybetme riski ve endişesi oluşturmaya başladı. Aslında işyerlerinin bu çifte standartlı uygulaması, “işçiye eşit davranma ilkesine” de aykırıydı ve bu yüzden diğer çalışanlar için işini kaybetme riski oluşturuyordu. Buna rağmen, geçtiğimiz yıl sonuna kadar 500 civarında çalışanın, düşük başlangıç emekli aylığına mahkûm olmamak için emeklilik müracaatını doğrudan SGK ya yaptığı söyleniyor. Bu müracaatların neticesi ne mi oldu?
Şimdi bunu, yani son tangoyu anlatalım.
Rutin uygulamada, SGK prosedürüne göre emeklilik şartlarını sağlayan bir sigortalının e-devlet üzerinden, taahhütlü posta yoluyla ya da SGK Müdürlüğüne bizzat başvurarak başvurusunu yapması halinde, en geç 1-1,5 ay içinde emekli maaşı bağlanmakta.
Ancak nedense, söz konusu başvurular herhangi bir gerekçe bile gösterilmeksizin normal süresinde sonuçlandırılmamış. Yani maaşlar bağlanmamış. Müracaat sahipleri de haklı olarak ve mecburen SGK ya dava açmışlar. Dava süreçleri aylardır devam ediyordu. Dava açan çalışanlar da zamanında başvuru yapmış olmanın rahatlığıyla işlerinde çalışmaya devam ediyorlardı.
Ancak mahkeme kararlarında, geciktirilen emeklilik aylığı tahsislerinin geriye dönük olarak faizle ödenmesi yönünde hüküm kurulduğu/kurulacağı için bu süreç kamu hazinesi aleyhine yürüyen bir süreçti. Bu nedenle, dava açan yaklaşık 500 civarındaki çalışanın bazıları için kurum içi değerlendirme ve tercihlerle bazı tahsisler yapılmaya başlandığı söyleniyor. Bu tahsislerde esas alınan kriteri bilmiyoruz. Bilinmeyen bir sebeple önemli bir bölümünün tahsisleri ise hala bekletilmeye devam ediyormuş.
Diğer yandan, tahsis kararlarındaki bu usul ve kanuna aykırı ayrımcılık nedeniyle bazı çalışanlar yasal haklarını kullandıkları için iş akitlerinin feshi tehlikesiyle yüzleşirken diğerleri işlerine sorunsuz olarak devam etmekte. Çünkü, aylardır SGK emekli aylığı bağlanmadığı için hiçbir aksiyom almayan işyerleri, tahsis nedeniyle SGK kodu değişen bazı çalışanlar için nedense durumdan vazife çıkarmışlar. Bu kapsamdaki personele “ya emeklilikten feragat edin ya da emeklilik gerekçesiyle işten ayrılmak için dilekçe verin” teklifi yapmaya başlamışlar. Bu teklif, dava hakkından vazgeçmek koşuluyla 3-4 maaş tutarında ikale tazminatı da içeriyormuş.
Bu iki seçenekten birinin tercih edilmediği durumda söz konusu çalışanlara, iş akitlerinin feshedileceği bildiriliyormuş. Hangi gerekçeyle? diye soruyorsunuz doğal olarak. Şimdilik çalışanlara söylenen gerekçe, “iş yerinden habersiz SGK ya emeklilik müracaatı yapmakmış!” Sanki böyle bir mecburiyet varmış ya da iş akdi fesih gerekçesi olabilirmiş gibi.
Emeklilik müracaatı yapanların önemli bir bölümünün ise (350-400 kadarı) nedense SGK tarafından emekli maaşı tahsis işlemlerinin ötelenmesine devam ediliyormuş. İddialara göre bu kişilerin davaları daha önce SGK da çalışmış olan ve şimdilerde serbest avukatlık yapan biri tarafından takip ediliyormuş.
İşin ilginç yanı, bu avukat müvekkillerine, bu davalar en az 5 yıl sürer, siz işinizde çalışmaya devam edersiniz, birikmiş emekli maaşlarınızı da dava sonuçlandığında, faiziyle alırsınız diye garanti veriyormuş. Bu sayın avukat, hangi gerekçeyle ve neye dayanarak müvekkillerine bu garantiyi vermiş bilmiyoruz. Ama şimdiye kadar verdiği garanti gerçekleşmiş gibi görünüyor. Umarız SGK üst yönetimi kamu hazinesine zarar veren bu uygulamanın farkındadır. Değillerse, buradan dikkatlerine sunuyoruz.
Son sözümüzü, daha doğrusu naçizane tavsiyemizi yine hak sahibi çalışanlara yönelik olarak ifade edelim. Önceki yazılarımızda olduğu gibi.
Yaklaşık bir yıl önce, ileride düşük emekli maaşına razı olmakla, mevcut işinizi o sırada kaybetme seçeneklerini dikkate alarak girdiğiniz bu yolda, risk aldınız ve hala değişen bir durum yok aslında. Ya erken kovulmayacağınıza inanarak, emeklilik müracaatınızdan vaz geçeceksiniz ya da yüksek emekli maaşı alma hakkınızı heba etmeyip; çıktığınız yolda devam edeceksiniz.
Size tavsiyem, zaten hakkınız olan brüt ihbar tazminat tutarının, 3-4 aylık ikale tazminatı formülüyle size teklif edilmesine sakın aldanmayın. Kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı zaten sizin hakkınız. İşten haksız yere atıldığınız takdirde, dava yoluyla alacağınız tazminatlar ve diğer hak edilmiş alacaklarınız da. Ben, bu haklarınızdan vaz geçmeyin; kararınız hangi yönde olursa olsun, yanlış bilgi ve yönlendirmeyle sizin üzerinizden menfaat elde etmeye çalışanlara da kanmayın derim.
Yorumlar