Çok doğru bir manşet. Öz renk. Ama gerçekte daha çok renklendirelim ve çeşitlendirelim şeklinde takiye yapanlar daha başarılı oluyor. Gelecek yazının konusu bu olabilir mi? Bir arkadaşımız yorumunda böyle seslenmiş. Konuyu açalım biraz.
TAKİYE: İSLAM DİNİNDE BİR MÜSLÜMANIN ZOR BİR DURUMDAN KURTULMAK İÇİN İSLAM'I İNKÂR EDEREK MÜSLÜMAN DEĞİLMİŞ GİBİ DAVRANMASIDIR.
Mehmet Nuri Yılmaz’a göre takiye kişinin kendisi, ailesi, milleti ve ülkesi için tehlike söz konusu olduğunda meşruiyet kazanır. Makul sınırları aştığında ve devamlılık eğilimine gidildiğinde, yani bir huy, bir alışkanlık haline getirildiğinde karakter bozukluğuna yol açar. İnsani münasebetlerde güveni sarsar. Bunun ise İslami ilkelerle bağdaşması mümkün değildir. Günümüzde takiyenin çokça yaygın olduğu söylenebilir. Hele baskı rejiminin olduğu ülkelerde kişilerin inanç, görüş ve kanaatlerini olduğu gibi göstermeleri mümkün değildir. İnanmadığı halde inanmış gibi görünenler bu tür rejimlerde çoğunluktadır. İnsan haklarının, demokrasinin, din, vicdan ve ifade özgürlüğünün olmadığı yerde takıyecilik kaçınılmazdır. İnsanlar içlerini korkmadan, çekinmeden dışa vurabilmelidirler. Tarih boyunca bu tür içi başka dışı başka riyakâr, ikiyüzlü, samimiyetsiz insanlardan ülkeler çok zarar görmüştür.
Türk Dil Kurumu (TDK), Takiye kelimesini üç farklı anlamda açıklamaktadır. Birincisi, insanın kendisini ya da yakın çevresindeki kişileri koruması ve buna uygun hareket etmesi. İkincisi, kişinin tehlike anında dini inancını ya da mensup olduğu mezhebi gizlemesi. Üçüncüsü ise, tehlike arz eden durum geçene kadar kalpte olanı gizlemektir.
Evet, Takiye yalnız Müslümanlara özgü bir davranış şekli değildir. Eğer Hristiyanlar inançlarının zulüm gördüğü ülkelerde yaşıyorlarsa, inançları hakkında soru sorulduğunda yalan söylemeleri mubah mıdır? Bu husus uzun süre tartışılmıştır. 2007 yılı 22 Mart tarihinde pek çok Ermeni, Rum veya diğer Hıristiyanlar din değiştirerek (veya değiştirmiş gibi yaparak) Müslümanlığa geçmiş olduğu basında yer almıştı. Türk ve Müslüman isimleri almış. Yani kendilerince takiye yapmışlar. Örneğin sadece Malatya'da din değiştiren Ermeni ailelerinin sayısı 3 bin 500'ü bulmaktaymış. Tabii ki haberin doğruluğunu bilemiyorum. Şimdilerde Hıristiyanlığı kabul eden çok sayıda Müslüman varsa, aslında bunlar geçmişte korku belası Müslüman olmuş olan ve şimdi ortamı elverişli bulduğu için eski dinlerine dönen kişiler olduğu söyleniyor.
Takiye gerçek inancı saklayıp, farklı bir inanç veya davranış sergilemek şeklinde tariflenmesine rağmen bu davranışlarda bulunmak dinimizde birtakım şartlara bağlanmıştır. Yani her halükârda takiye yapmak caiz görülmemiş olup, kişinin güç ve takat gösteremeyeceği bir azapla baskı ve zorlamaya maruz kalması durumunda takiye ye başvurabileceği öngörülmüştür. Takiye yapmayı mübah kılan baskı ve zorlama türleri: İnsanın can güvenliğinin olmaması öldürülme korkusudur Esir edilme veya şiddetli dövülme, zulme uğrama ve elem verici eziyetlere uğrama olgusu da takiyeyi mazur gösteren hususlar olarak kabullenilmiştir. İslam alimleri canın korunması konusunda olduğu gibi malın korunmasını da gerektiğinde takiye ile sağlanmasının olabilirliğini ifade etmişlerdir.
Okurumuzun söz konusu ettiği takiye ile yukarıdaki satırlarda tariflenen arasında benzerlik olduğu kadar fark da var. İşyerlerinde de çalışanlar zor durumda. Kendileri ve aileleri için tehlike söz konusu. Bu sıralarda işinden olmak da yeterince büyük bir tehlike değil mi? Onlar da bu nedenle olduklarından farklı görünme çabasındalar. İşe kabul, tayin ve terfi gibi olgulara ulaşmak için karar verici, yetkili ve etkililerle siyasi inanç dahil, her konuda aynı görüşte olduklarını sergilemeye mecbur hissediyorlar kendilerini. Bunu oynuyorlar ve de her zaman başarılılar. Örnekleri etrafınızda mutlak vardır.
Hepimizin bildiği üzere dalkavukluk birini sürekli övmek ve onun hiçbir hatasını görmemek ve ona doğru, yanlış her uygulaması için methi senalar düzmektir.
Dalkavukluk eski dönemlerde bir meslek iken günümüzde bir meşrep (huy, ahlâk) ve başka bir deyişle yalakalık haline gelmiş olup kişisel çıkar için yapılan bu yüzsüzlük sanki günümüzün iğrenç takiye olgusunun tamamlayıcı bir unsuru haline gelmiştir. Aslına bakarsanız takiyenin, dalkavukluğun tamamlayıcı unsuru haline gelmiş olması da mümkün. Hayli düşündüm. Bunun içinden çıkamadım. Eğer doğru noktayı bulabilirseniz, beni de bilgilendirin lütfen.
Dalkavukluğun ve takiyenin prim yaptığı kuruluşların kamuoyunda dile getirilen bu konudaki çirkinlikleri her türlü, hatta ticari başarılarını bile gölgelerken, sistemin kalitesini de ortaya koyar. Bilinen bir şey var ki, o da BİR SİSTEMİN KALİTESİ, ONU HİZMETE SUNAN ZİHNİYETİN NİTELİĞİNİ AŞAMAZ.
Yorumcu arkadaşımıza başka ne söyleyebilirim ki? Dürüst insan ne kadar çalışırsa çalışsın sonunda kazanan yalaka kesim oluyor. İnsan ne kadar gururluysa o kadar kaybediyor. Karakterinden ödün veren, sövüp saydığı adam karşısına gelince kölesi olanlar her yerde seviliyor. Aslında yalakalar da işlerini yapıyor. Peki kardeşim hiç mi bitmeyecek bunların soyu. Tükürülecek eli öpenler yalnız dudaklarını değil karakterlerini de kirletirler. Menfaatleri uğruna, kişilik yoksunu olup çıkarlar. Etrafınız bir bakın hele.
Yorumlar