Evet, Havayollarında ve dolayısı ile havalimanlarında çalışanların işi hayli zor. Bu günlerde iyice zor. Allah biliyor ki, THY çalışanlarına kötü ödeme yapmıyor. Yaşam şartlarına uygun mu, yeterli mi bu ayrı bir konu. Ancak esas olan da bu. Tabii ki tüm kuruluşlar aynı durumda değil. Örneğin TGS ve Havaş çalışanlarının bu konudaki serzenişleri bir türlü sonlanmıyor. Haklılar mı derseniz, öyle görünüyor. Evet haklılar. Bay Bolat bu konuda imkanlarını ana şirket için zorladı. Aslında ana şirket, bağlı şirket ayırımı yapmak nasıl bir iştir anlaşılır gibi değil. Tabii ki gelir ve giderleri karşılaştırma imkânımız mevcut değil. Lakin yaşam şartları o denli ağır ki, söz konusu ücretlere rağmen geçinmek büyük bir sorun. Bu belli ve serzenişler için yeterli ve kabul edilebilir bir gerekçe. Oturup sizlere ev kiralarından, doğal gaz, akaryakıt, vb. fiyatlarından bahsetmeyeceğim. Bu şartları yaşıyorsunuz. Herkes yaşıyor, hepimiz yaşıyoruz.
Havalimanlarındaki çalışma şartlarını içinde yaşayanlara uzun uzun anlatmama gerek yok. Eski bir tarihte Havalimanında çalışan bir kardeşimizle sohbet etme imkânım olmuştu. Anlatımları bana THY’ da çalıştığım süreçte içine düştüğüm ruh halini hatırlattı. Majör depresyon demişlerdi. Şirketten kaynaklanan sorunlar bir tarafa görev yapılan yerin kendine has zorluklarının birleşimi çalışanı hayli hırpaladığı meydanda.
İnsan vücudunun şirkette yaşanan tüm olumsuzluklara ilaveten yarınından emin olmama duygusu ve yönetim kaynaklı gerginliklere geçim, sıkıntısının ilave edilmesi ile şekillenen aşındırıcı sonuçlara dayanılabilmesi mümkün değil. Bunun mekanizmayı yıpratacağı açık. Bu zorlanmanın doğal sonucu kaçınılmaz olarak ruhsal bozukluk olup beklenen de budur
Her ne ise, bir bakın, kendinizi dinleyin aşağıdaki sorunlardan hangilerini yaşıyorsunuz? Bu sıkıntıların bazılarını yakın bir geçmişte yaşamış / kısmen de olsa rahatlamış sizden yaşlı birinin bu uyarısını dikkate alın. Ve şayet aşağıda belirtilen durumlardan birkaçını yaşıyorsanız, önünüzdeki güzel seneleri de perişan etmemek için yardım ve takviye alın.
KONSANTRASYON SORUNLARI: Herhangi bir konuya konsantre olamama, bir kitabın veya filmin veya kitabın sonunu getirmekte zorlanma. DETAYLARI HATIRLAMAKTA ZORLANMA: Yaşanmış bir olayın önemli detaylarını unutmak. KARAR VERME GÜÇLÜĞÜ: Daha önce kolaylıkla verdiğiniz kararları bu süreçte verememe. HALSİZLİK VE ENERJİ AZLIĞI: Nedensiz halsizlik, hobilere karşı ilgisizlik yaşamak. SUÇLULUK, DEĞERSİZLİK VE / VEYA BECERİKSİZLİK HİSLERİ: Nedensiz olarak ya da sizin kontrolünüzde olmayan olaylar nedeniyle yaşanan suçluluk hissi, günlük aktiviteler sırasında dahi beceriksizlik hissi. NORMALDEN FAZLA VEYA AZ UYUMA: Uykunuz olsa dahi bir türlü uykuya dalamama veya tam tersi olarak yorgun olmasanız dahi günde 9-10 saat uyuma. OLUMSUZ DÜŞÜNCELERİN ÖNÜNE GEÇEMEME: Her şey yolunda olsa dahi gelecekten kaygılanma, kendinizle ya da sevdiklerinizle ilgili önüne geçemediğiniz olumsuz düşünceler. NORMALİN ÜZERİNDE ALKOL TÜKETİMİ: Depresyonda olan kişilerde alkol tüketiminin artması dışında aşırı hızlı araç kullanma, kumar oynama ve tehlikeli sporlar yapma gibi düşüncesiz davranışlarda artış görülebilmektedir HUZURSUZLUK HİSSİ, AGRESİF OLMA HALİ: Ortada bir neden yokken kendini huzursuz hissetmek, olaylar karşısında aşırı sinirli ve agresif tepkiler vermek. HAYATIN YAŞAMAYA DEĞER OLMADIĞI DÜŞÜNCESİ: Renkli bir sosyal yaşantınız, iyi ilişkileriniz ve başarılı bir işiniz olabilir ancak depresyondaysanız bunların hayatınıza değer kattığını görmeden yaşamanın bir anlamı olmadığı düşünüyor musunuz?
Evet; çalışanların bir bölümünün ruh hali yukarıda anlatıldığı veya benzeri gibi, iç acıcı değil. Ya çalışacak iş bulamayanların, .2 fakülte bitirip bu kadar boş kaldıktan sonra ne iş olsa yaparım diyecek noktaya gelenlerin hali onlardan da beter. Bunu örneklemenin satır doldurmaktan başka bir faydası olmayacak. Genç kuşağın durumu kötü. Ülkenin geleceği için gençler desteklenmeli. Ama nasıl? Onlara güvenerek. İşe yerleştirme konusunda öncelikle onları değerlendirerek .Bunu yaparlar mı acaba?
Konumuz kişilik özellikleri. Ortaya dökülenler ise çoklukla olumsuz özellikler.
Çevreyle sürekli ilişkide olan insan, çoğu kez duygularına, düşüncelerine, tutum ve davranışlarına olduklarından değişik biçim vermeye çalışır. Kimisinde bu durum süreklidir; kimisi yerine göre değişik görünmek ister. İnsan sürekli ya da zaman zaman takınılan bir maskenin arkasına sığınarak, kendisini istediği ya da istendiği gibi göstermeye çalışır. O halde kişilik kavramı bireyin başkalarıyla kurduğu ilişkilerdeki tepkiyi ve kendisini gösterme biçimini içerdiğini söyleyebiliriz. Kişilik, bir insanın başkalarından ayıran bedensel, zihinsel ve ruhsal özelliklerin bütünüdür. Bir başka deyişle, kişilik kavramından, bir insan nesnel ve öznel yanlarıyla diğerlerinden farklı kılan duygu, düşünce, tutum ve davranış özelliklerinin tümü anlaşılır. Kişilik, çok yönlü bir boyuta sahiptir. Kişiliğin oluşumunu sağlayan birçok etken bulunmaktadır.
İnsanoğlunun kişilik özellikleri saymak, sıralamak mümkün. Her İnsanın kendine has hususiyetleri ve karakter özellikleri mevcut. Ve insanoğlu kendisini özel kılan kişilik özellikler ile temayüz eder ve anılırlar. Nelerdir bu olumlu kişilik özellikleri? Açık Sözlülük, dışa dönüklük, dürüstlük, dobra olmak, çalışkanlık, kanaatkarlık, duygusallık, fedakârlık, mükemmeliyetçilik, tutumluluk, meraklılık, sabırlı olmak, vb. Tabii ki bir insanın bu karakteristik özelliklerin tümüne sahip olması pek olağan değil.
Ancak kişinin bu kadar müspet özelliklerden biri veya birkaçı ile temayüz etmesi ve anılması ise hayli fazla rastlanan bir durum. Öyle değil mi?
Peki, bir insan birçok müspet özelliğe sahip gibi görünürken yapısında fazlası ile baskın olan menfi hususiyetini ısrarla ön plana çıkartıp bunu sağlama amacına yönelik tüm uygulamaları bununla temayüz edeceğini ve anılacağını bilmesine rağmen inatla sürdürmesi nasıl bir kişilik özelliğidir. Bunu anlamak çok zor hatta mümkün değil. Peki bu özelliği isimlendirebilir misiniz?
İş yerleri sadece yönetim tarafından belirlenen kurallar, politikalar, örgüt kültürü, iklimi veya yöneticinin davranış ve tutumları tarafından değil, aynı zamanda çalışanların kişilikleri tarafından da belirlenir veya en azından etkilenir. Çalışanların kişilik özelliklerini bilmemek, anlamamak işyeri açısından olumsuz sonuçlar doğurabilir. Kişilik özelliklerini tam olarak anlamadan, olumsuz olarak kabul gören bazı kişilik özelliklerini bastırmaya çalışmak, çalışanların işyerinde hoşnutsuz, moralsiz ve sinirli olmalarına neden olabilir. Yöneticiler, bir işyerinde kişilik kavramının rolünü anladıklarında, onu organizasyonlarını büyütmek ve ileriye taşımak için önemli bir yol olarak kullanabilirler.
Her ne ise, doğrusunu söylemek gerekirse bu durumda konumuz kişilik özelliklerden ziyade kişisel bozuklukları isimlendirmek oluyor. Olumsuz kişilik özellikleri? Mesela mı? Bağımlı kişilik bozukluğu, agresif olup mevcut gücünü ve nüfuzunu menfi yönde kullananlar, ayrımcılık uygulamak, kaprisli, sahtekâr, saygısız, baskın, kıskanç olmak. Ötekileştirici ve kindar zihniyet vb. vb. Daha da saymamı ister misiniz?
Evet, malum uzamanlar bunların bir kısmını psikolojik bir hastalık olarak tarif ediyorlar. Bu yapıda olan insan o kadar fazla ki? Allah yaşamınızda sizi bu tür insanlarla birlikte kılmasın. Bu türler ne ev sahibiniz olsun ne de sizinle ilgili karar verici pozisyonda olsunlar. Bunu dilemekten başka çare yok. Niyetleri kaderleri olsun. Ve de oluyor (?)
Günün bazı yöneticilerini ve davranışlarını görünce Türk Hava Yollarındaki bizleri görev yaptığımız dönemdeki 65 eski yöneticisine teşekkür etmek gelmişti içimizden. 2019 yılında müşterek görüşle hazırlamıştık hem listeyi hem de metni. Ne oldu hatırlamıyorum ama bunu 2020 yılında yayınlamıştık. Evet bizim dönemdeki yöneticilerin kişilik özellikleri olumluydu. Eğer olumsuzları varsa da ortaya dökmüyorlar, bize hissettirmiyorlardı. Vefat etmiş olanlara rahmetler, hayatta olanlara sağlıklar diliyor ve emekleri için tekrar teşekkürlerimi (zi) sunuyorum.
Sen iyi bir yönetici olabilecek misin?
Evet bir arkadaşımız Bir not göndermiş. Çok enteresan. Yönetici olmak istiyormuş ve de büyük bir dış desteğe sahipmiş. Bunun gizli kalmayacağının bilincindeymiş ve de yönetici olup çalışanların kendi hakkında kötü şeyler düşünmelerini de istemiyormuş. Eğer beceremeyeceğimi düşünürsem rezil olacağıma, sonradan arkadaşlarımdan utanacağıma bu arzumdan vaz geçerim ve bugünkü unvanım ile çalışmama devam ederim diyor. Ne diyebilirim ki? Kutluyorum kendisini. Böyle düşünen çalışanlarına karşı rezil olmaktan ve utanmaktan çekinenler o kadar o kadar az ki. Bana göre söz konusu arkadaşımız bu düşünceleri ile hedefine doğru bayağı büyük bir adım atmış. İyi insan olduğu mutlak. İyi bir yönetici de olacaktır. Bu arada anlayamadığım konu arkadaşımızın bu notu neden bana gönderdiği. Aynı semtte oturduğumuzu, vb. anladım. Her ne ise, notunuzu kimseye gösterecek isminizi reklam edecek halim zaten yoktu. Ve de söylediğinizi yaptım. Evimi de bildiğiniz belli. Bir faydam olacaksa görüşmeye de beklerim. Aşağıda yer alan eski yöneticilerimize teşekkür resminde yazılı hususları da dikkatinize sunuyorum. Konunuzla ilgilidir. Yine de bu arkadaşımıza hitaben ayrıca bir iki satır daha yazmak istedim
Adil olursan, insanları ve diğer canlıları seversen ( Hayvan sevgisinin bile ölçü olduğuna inananlar var ), çalışanları misilleme ile karşılamadan, seninle serbest bir şekilde konuşabileceklerini hissetmelerini sağlayan bir tavır sergilemeyi becerirsen, iş ilişkisi kurduğun herkese seviyeleri ne olursa olsun kibar davranırsan, iletişimin yalnız bağlı olduğun üstünle değil, idare ettiğin ve sana bağlı olsun veya olmasın iş ilişkin olan herkesle de konuşmayı ve onları samimi olarak dinlemeyi içerdiğine inanılırsan, cana yakın bir atmosferi ve ekip çalışması ruhunu teşvik edebilirsen , işlerini iyi yaptıkları zaman insanlara iltifatta bulunursan ve sık sık teşekkür edersen , problemli bir çalışanınızla nasıl meşgul olacağını ve birbirinize olan saygınızı koruyarak onu nasıl doğru yola getireceğini biliyorsan, takdir ve teşekkürün dozunu iyi ayarlayabilirsen, çalışanlarla bireysel olarak ilgilenmeyi ilke edinirsen, üstlerinin sürekli seni dinlemelerini, sorunlarını halletmelerini ve her düşünceni mutlak onaylamalarını beklemez isen , işin stresi seni hırçınlaştırmaz ve bundan ötürü yakın çevreni menfi etkileyecek hareketlerde bulunmaz isen , toplulukta bilgi üstünlüğünü sık sık ortaya koyacak tarzda konuşmaz isen, gerek özel yaşamında ve gerekse iş hayatında örnek davranışlar sergilersen, iyilikle aptallığın birbirinden ayırt edilmesi çok zor olan sınır çizgisini iyi belirleyebilir ve insanlara kendi hareketlerine uygun davranışlarda bulunursan ve de mesleki bilgini zarif ve insancıl davranışlar ile süslemeyi bilerek kendini güncel tutmayı ve hatta yenilemeyi becerirsen mutlak iyi bir yönetici olacaksın. Allah kolaylık versin.
(TEDx) PAYLAŞILMAYA DEĞER FİKİRLER
'Nasıl Konuşalım ki İnsanlar Bizi Dinlemek İstesin'
Julian Treasure
Gittikçe daha da iletişimimizin koptuğu dünyamızda, ses uzmanı Julian Treasure 'Nasıl konuşalım ki insanlar bizi dinlemek istesin' diyor. Treasure, bu kısa ve etkileyici konuşmasında, etrafınızdaki diğer insanların siz bir şeyler anlattığınızda kulaklarını sizde ayırmamalarını sağlayacak birkaç püf noktasından bahsediyor. Julian dünya Çapındaki işletmelere- ofislere, perakendecilere, havalimanlarına- fiziksel mekanlarda ve iletişimde sesin nasıl tasarlanacağı konusunda tavsiyelerde bulunan bir firma olan Sound Agency'nin başkanıdır.
Yorumlar Tüm Yorumlar (30)