Türk milleti olarak çok severiz kahveyi…Mağazaya gireriz çay mı kahve mi diye sorulur. Kahvenin 40 yıl hatırı vardır. Kahve ayrı bir kültürdür bizim için..
Kahveyi geçelim faldan devam edelim. Hep derler ya üç vakte kadar diye… Gelin biz de bir fala bakalım. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın her daim sergilediği rabia işareti bize rehber oldu…
Rabia işaretinde dört rakamına bir el atalım. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, sürekli olarak rabia işareti yapıyordu. Sanırım 4 rakamını işaret ediyordu. Dört…. Seçimlere 4 yıl kaldı. Bu da en iyi seçenek. Elbette daha önce de bir seçim olabilir.
Tabi ki bu seçim yalnızca, genel seçim olarak değerlendirilmemeli. Sonuçta milli bayrak taşıyıcı hava yollarımız Türk Hava Yolları’nda da merkezi hükümetin dediği oluyor, istediklerini istedikleri yerlere geliyordu.
Yerel seçimlerde de gördük ki değişim kaçınılamaz. Öyle ya da böyle bir değişim olacak. Köfteyi bile hakir görenler gördü, ıslama köfte, içli köfte, İzmir köfte, Tire köftesi, Akçaabat köftesi… neredeyse her ilimizin vardır bir köftesi. Ama en güzel elbette anne köftesidir.
Anne demek umuttur. Anneler bizim vazgeçilmezimizdir. Kadınlarımızda öyle…
Gel gelelim hava trafik kontrolörlerimize yapılan büyük bir ayıp var. Bu meseleyi uzun zamandır takip ediyorum ancak zati muhterem şahsın yükseltilmesiyle gündeme getirmek istedim.
ATC konuşmalarından anlayacağınız zati muhterem şahıs bir de öğretmen olmuş. Sen mi instructor olacaksın? Küfür mü öğreteceksin bilader? Senin için uyarılarda bulunmuştum ama nafile…
İşte tam da bu sebeple elimde aylardır mevcut olan bu veriyi kamuoyuyla paylaşıyorum;
Bu ve bunun gibi adam müsveddesindeki iki ayaklıların ayıklanması lazım. Ama gel gelelim makam ve mevkii sahibi insanlar sanki bunları ödüllendirirmişçesine üst kademelere yükseltiyor. Benden üst yönetime bir çağrı; bu ve bunun gibi olayların önüne ivedi olarak geçin.
MARKA DEĞERİ
Bir şelale düşünün… Önden sular akıyor… Ama kayalar kalıyor, sular akıp geçiyor… Beni bir zamanlar kabin memuru düşmanı olarak düşünen zihniyet cahillerine bir örnek daha vereyim…
Nevin Çolak döneminden sonra çok şeyler değişti. Birçok yenilik getirilmesine rağmen uygulama sıfır. Podslar halen tuvalete dökülüyor, hoş geldiniz yok, kılık kıyafet vasat, sohbet gırla, nezaketsizlik tavan….
Uçak içerisine yüklenen matlar sıvı toplanması amacıyla yükleniyor. Gel gelelim amirlerimizden bazıları bunları kullanmak yerine yolcular için paketlenmiş şalları değişik amaçlar için kullanıyor ve sonrasında çöpe atıyor. Arkadaş bunların maliyetini biliyor musun? Yıllık olarak ne kadar çöpe giden malzeme var biliyor musun?
ARKADAŞ BU ŞİRKET SENİN UMRUNDA MI?
Zati muhterem şahanelerimiz, üzerinde THY logosu olan şalları ellerine verilen matlar yerine kullanıyor, hem de THY logosunun üzerine basılmasına çanak tutuyorlar.
Eski kıyafetleri hatırlarsınız… Düğmeleri sık sık düşerdi. Her defasında yerde gördüğümde alıp kaldırırdım. Sırf THY logosu var diye… Hangimiz bu kadar hassasız?
İGA ‘DA CEO PROBLEMİ
İstanbul Havalimanı bir CEO arayışına girmişti. Birçok isim bu pozisyon için dedikodulara maruz kalmıştı. Ama gel gelelim CEO vekili CEO oldu.
Selahattin Bilgen CEO vekili iken CEO koltuğuna asaleten atandı. Kendisine başarılar dilerim. Ancak bu mevcut kadroyla ne kadar başarılı olur bilemiyorum.
Aylardır çözülemeyen CEO probleminde en büyük etken ne olsa gerek? Bunu da yakında konuşacağız…
THY GENEL KURULU
Türk Hava Yolları’nın genel kurul tarihi halen açıklamadı. Yakında açıklanır diye düşünüyorum ama sevincimden yerimden duramıyorum.
Kalbim falımdaki gibi üç vakte kadar değil dört vakte koşacak kadar hızlı…
Sevilmeye sevilmeye en fazla dört yılımızın olduğunu gördük. İşinin ehli, liyakat sahibi kişiler hakkında yorum yapmak sonunda nasip olacak. En fazla dört yıl daha bekleriz..
Siz yine de içlerinde oldukları vahametin farkın vardırmadan takibe devam edin.
Gün geldiğinde, yenilgiye doyulduğunda, kimin neler yaptığını peyderpey paylaşacağız.
Kimlerin nerelere ne paralar aktardığını, kimlerin nerelerden ne promosyon aldığını hepsini açıklayacağız… Çünkü ispatlayabileceğiz…
Beni kimse satın alamadı. Hamasi söylemler beni yıldıramadı. Türlü yıpratmalar ve suçlamalar elimden kalemi alamadı. Saldırılara her daim karşı durdum. Üslubumuzu beğenmeyen guguk kuşlarına dik durdum. Varsın bir dört yıl daha havlayın…
Üç vakte kadar değil en fazla dört vakte kadar…
KALEM NAMUSUMUZDUR!
Falınız fallanıyor…
Serdar BAŞAĞAOĞLU
Yorumlar Tüm Yorumlar (20)