Bu yazıya başlamadan şu söze dikkatinizi çekmek isterim.” HEDEFE YAPMADIĞINIZ ATIŞLARIN YÜZDE YÜZÜNÜ KAÇIRMIŞ OLACAĞINIZ MUTLAK. DENEMELİSİNİZ. Evet bu da yazıda belirtilen konudaki ilk denemem. Birilerinin denemeye başlaması gerek. Hedef konusu size mantıklı gelecek mi? Önemli olan bu.
Yeşil Köşedeki adressiz mektup kelimelerine takılmayın. Bu mektup ilgililere bir şekilde ulaşacağını tahmin ediyorum (?). Seçimde kayba uğrayan ve beklediğini bulamayan tüm kuruluşlara ve mahalli seçimden başarı ile çıkan siyasi kuruluşa vb. Eğer takip eden seçim de de bu günkü iktidar dışında bir siyasi parti başarılı olurlarsa THY’ de devralacakları manzara nedeni ile bu çalışanları ayrıştırma / ayrıştırmama konusu en çok onların başını ağrıtacaktır. İsteriz ki hiçbir kimse insanları ayrıştırmasın ve “sizden bizden” gibi çirkin yakıştırmalar ile kimse kimseyi kayırmasın.,
Seçim sonuçlarından sonra AKP başta olmak üzere, tüm siyasi kuruluşların vuku bulan bu kaybın nedenlerini araştırdığını okuyoruz. Bu toplam kaybın içindeki net oranını bilmememe rağmen kamu kuruluşlarında ve devletin söz sahibi olduğu kuruluşlarda iktidar partisi açısından küçümsenmeyecek oy kabına neden olduğuna emin olduğumu ve buna başta atanmış yöneticilerin çalışanları ayrıştırma ve istihdamla ilgili diğer konulardaki tutum ve davranışlarının neden olduğu hakkındaki görüşümü tekrar değerlendirmenize sunmak istiyorum. Bu konu ile ilgili görüşümün ilk bölümünü geçtiğimiz haftaki yazımda bilgilerinize sunmuştum.
Geçtiğimiz haftaki “YEREL SEÇİM SONUÇLARI: TEPE YÖNETİCİLER & THY ÇALIŞANLAR” Başlıklı yazımın bu konudan kaynaklanan kaybın ciddiyetini ve buna neden olan çalışan miktarının (Buna ilişkin projeksiyon yazı kapsamında yer almaktaydı) küçümsenmemesinin gerektiğini vurgulayan bir paragrafını hatırlatmak isterim. Önümüzde, dört sene sonra Genel Seçimler var. Belki de daha önce yapılacaktır. Bilemem. Ancak konunun dikkate alınmasında tüm siyasi kuruluşlar açısından fayda olduğunu düşünüyorum. Bu mektubumda söz konusu kuruluştaki yaşanmışlara değinmeyeceğim. Mektubun alıcılarından ilgilenenler olursa ki bundan bir şekilde haberim olacaktır. Onlara tabii ki onlara bu konuda eksiksiz bilgi sunacağım.
TORPİL YALNIZ TÜRKİYE’ DE Mİ VAR?
Hayır. Tüm ülkelerde ucundan kenarından torpil var. Zaman zaman gazetelerde de bu konudaki haberleri okuyoruz. Ancak biz genelde her konuda olduğu gibi, bu konuda da ölçüyü kaçırdık. Bir iş için müracaat eden eşit vasıflara sahip insanlar arasından torpilli olanın seçilmesine canım kurban. Bizde ise yazılı imtihandan 95 alan insan mülakatta başarısız olup işe kabul edilmiyor ve imtihanda 50 alıp mülakatta başarılı olan (?) torpilli aday işe giriyor. Her ne kadar verilen söz yerine getirilmediyse de Cumhurbaşkanımız bu konuda bir gayri tabiilik olduğunu bildiğinden veya fark ettiğinden dolayı işe kabullerde mülakatın kaldırılacağını söylemişti. İnşallah gerçekleşir.
SİYASİ PARTİ AYIRIMI YAPMADAN.
Atanmış yöneticiler mensubu oldukları siyasi zümrenin mensuplarına bir şekilde yaranmayı her zaman görev addetmiş ve de bunu sağlamak için tüm diğer çalışanların hak ve hukukunu yok saymakta tereddüt etmeyerek insan kayırmayı, çalışanları sizden, bizden diye ayrıştırmayı iş edinmişlerdir. Bunu iktidar ayırımı yapmadan ifade ediyorum, Vede mevcut THY yönetiminin bu konuda mevcut uygulamalara tüy diktiği de ortada. 50 seneye yakın çalışma yaşamımda böyle bir yönetim tarzı görmediğimi ifade etmeliyim. Bunun için çok sayıda, onlarca örnek verebilmek mümkün.
SAYGIDEĞER BİR T.C. VATANDAŞININ GÖRÜŞÜ
Bu konuda görüşüne müracaat ettiğim emekli bir mühendis: “Türkiye Cumhuriyeti Kanunlarına göre, insan ayrımcılığı veya torpil eylemi için bir müeyyide veya ceza bulunmamaktadır. Ancak bu tür davranışlar genelde ahlaki ve etik açıdan ele alınır ve toplumun vicdani tarafından değerlendirilir. İnsan haklarına saygılı bir toplumda insanlar arasında ayırım yapmak hoş karşılanmaz ve genellikle toplumsal baskı ve kınama ile sonuçlanır. Türkiye Cumhuriyeti anayasası, insan haklarına saygılı bir devlet olmayı vurgular ve bu değerleri korumayı amaçlar. Tarihsel süreç içerisinde Türkiye Cumhuriyeti insan haklarının güvenceye alınması çabalarını bölgesel ve uluslararası koruma mekanizmalarının bir parçası haline getirerek daha da pekiştirmiştir. Adalet ve eşitlik ilkesine dayalı bir toplumda herkesin eşit haklara sahip olduğu kabul edilir ve bu haklara saygı gösterilir.” şeklinde görüş verdi. Görüşünü okuyunca kendisinin uzayda bir yerde yaşadığını düşündüm. Keşke söyledikleri doğru olsa.
SANKİ BİZDE TORPİL MEKANİZMASININ AHLAKİ ÇÖKÜŞÜN MİMARLARI YÖNETİCİLER DEĞİLMİŞ GİBİ ÖNERİYE MENFİ GÖRÜŞ VERENLERDE VAR.
Buda, sıkı bir siyasi parti taraftarının görüşü. Yapılanları biliyor, ancak yöneticilere toz kondurmadan anlatıyor Değindiği konular doğru. “Yöneticilerin siyasi görüşlerinden ötürü tarafsız hareket edememesi, iş yerinde ayrışmayı ve performansı olumsuz etkileyebilir. Bu durumu düzeltmek için şirketler çeşitli adımlar atabilir:
Şirketler, çalışanlara tarafsızlık, çeşitlilik ve kapsayıcılık konularında eğitimler ve farkındalık programları düzenleyebilir. Bu programlar, çalışanların farklı bakış açılarını anlamalarına ve çeşitli görüşlere saygı duymalarına yardımcı olabilir.
Yine şirketler, tarafsızlık ilkesini vurgulayan net politikalar ve kurallar belirleyebilir. Bu kurallar, siyasi görüşlerin iş yerinde nasıl ifade edileceğini ve etkileşimlerin nasıl olması gerektiğini açıkça belirtebilir.
Yöneticilerin performans değerlendirmelerinde tarafsız olmalarını sağlamak için objektif ölçütler ve değerlendirme süreçleri belirlenebilir. Bu, kişisel görüşlerin veya tercihlerin performansı değerlendirmede etkisini azaltabilir.
Şirketler, çalışanlar arasında ortaya çıkan ayrışmaları çözmek için etkili çatışma çözme mekanizmaları oluşturabilir. Bu mekanizmalar, açık iletişimi teşvik eder ve anlaşmazlıkların hızlı bir şekilde çözülmesine yardımcı olabilir.
Üst yönetimler, tarafsızlık, çeşitlilik ve kapsayıcılığı teşvik eden bir iş yeri kültürü oluşturmalıdır. Liderler, bu değerleri benimsemeli ve davranışlarıyla bu kültürü desteklemelidir.
Şirketler, tarafsızlık politikalarını ihlal eden yöneticilere karşı disiplin işlemleri uygulayabilir. Bu, çalışanların tarafsızlık ilkesine uymalarını sağlamak için önemli bir adımdır.
Bu yöntemlerin bir kombinasyonu, iş yerinde siyasi görüşlerden kaynaklanan ayrışmayı azaltmaya ve tarafsızlığı teşvik etmeye yardımcı olabilir. Ancak, her durumun kendine özgü olduğunu unutmamak önemlidir ve her şirket, kültürüne ve ihtiyaçlarına uygun çözümleri bulmalıdır,
Bu da benim notum. Evet, şirketler bazında bu çalışmaları kimler yapacak? Bu işi sistemleştiren ve bu duruma getiren Yöneticiler mi? SORUNLARIN, ONLARI YARATANLARIN MANTIĞI İLE ÇÖZÜMLENMESİ MÜMKÜN DEĞİL diye bir söz var.” Hatırlatayım dedim.
TORPİL VE AYRIŞTIRMA BİR SUÇ SAYILMALI VE KANUNLARLA MÜEYYİDELERE BAĞLANMALIDIR.
Bu yazımda, TC. Kanunlarında insan ayrımcılığı ve torpilin suç sayılması ve müeyyidelere bağlanması hakkındaki görüşlerimi sizlerle paylaşmak istedim. Bu sağlanmadan işyerlerinde huzurun ve iş barışının sağlanması mümkün
değil. İnsan ayrımcılığı ve torpil, toplumda huzursuzluk ve güvensizliğe yol açtığı da bir gerçek. Kanuni düzenlemeler ile bu tür uygulamaların önüne geçilmesi ve adil bir toplum inşa edilmesi, sosyal barış ve güvenin korunmasına katkıda bulunacağı açık. İnsan ayrımcılığı ve torpil, aynı zamanda adil ve eşit bir toplumun temel ilkelerine aykırı. Bu tür uygulamaların ve buna bağlı hak ihlallerinin açtığı mağduriyetleri yaşadığınıza en azından buna şahit olduğunuza eminim.
Kanuni düzenlemeler ile bu tür uygulamaların önüne geçilmesini teminen bu çirkinliklerin uygulayıcılarına caydırıcı cezalar öngörülmesi gerekmektedir ki torpil ve insan ayrımcılığının usta (?) hesap adamları liyakat ve ehliyet yerine, nepotizmi teşvik edemesin ve kurumlarda şeffaflık, hak ve adaletin zedelenmesine artık son verilsin.
Kanuni düzenlemeler ile liyakat ve ehliyetin ön planda tutulması, adil ve şeffaf bir işleyişin sağlanması kanaatimce şart olup bunun kurumlarda daha verimli ve etkin bir işleyişin sağlanmasına yol açacağı şüphe götürmez. İnsan ayrımcılığı ve torpil, toplumumuz için çok önemli bir sorun. Bu sorunun çözümü için kanuni düzenlemeler ile birlikte eğitim, bilinçlendirme çalışmaları ve sivil toplum kuruluşlarının desteği ile birlikte kapsamlı bir yaklaşım benimsenmesi sorunun çözümlenmesine büyük destek sağlayacaktır.
Kanuni düzenlemeler insan ayrımcılığı ve torpilin tüm türlerini kapsayacak şekilde geniş ve detaylı, müeyyideler ise caydırıcı olmalı ve mağduriyetlerin tazminini sağlanmalıdır. TC. Kanunlarında insan ayrımcılığı ve torpilin suç sayılması ve müeyyideler bağlanması, adil ve eşit bir toplum inşa etmenin önemli adımlarından biridir. TABİİ Kİ BU KONUDA TOPLUMUN, YAZILI VE SÖZLÜ BASININ DESTEĞİ ŞARTTIR.
Kanunların uygulanması için etkin bir denetim ve takip mekanizması kurulmalıdır. Eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları ile toplumda bu konudaki farkındalık artırılmalıdır. Sivil toplum kuruluşları ve bağımsız kurumlar, kanunların uygulanması ve mağdur haklarının korunmasında aktif rol oynamalıdır.
TABİİ Kİ ÖNERİYE KARŞIT GÖRÜŞLER DE OLACAKTIR. BAZILARINDA DOĞRULUK PAYI DA VAR.
Kanuni düzenlemeler ile insan ayrımcılığı ve torpilin önüne geçmek zor ve karmaşık bir süreç olabilir. Bu tür uygulamaların kanıtlanması ve ispatlanması zor olabilir. Bireysel Özgürlük ve Girişimcilik: Bazı görüşler, kanuni düzenlemelerin aşırı katı olması halinde bireysel özgürlük ve girişimciliğin kısıtlanabileceğini savunmaktadır.
Kanuni düzenlemelerin yapılması ve müeyyidelerin belirlenmesi, bürokrasiyi ve yasal işlemleri artırabilir ve bu durum, bireylerin ve kurumların işleyişini zorlaştıracaktır.
T.C. kanunlarında insan ayrımcılığı ve torpilin suç sayılması ve müeyyideler bağlanması, adil ve eşit bir toplum inşa etmenin önemli adımlarından biridir. Bu tür uygulamaların önüne geçilmesi için kanuni düzenlemelerin yapılmasının yanı sıra, eğitim, bilinçlendirme ve sivil toplum kuruluşlarının desteği de önemlidir.
ÖNERİYİ DÜŞÜNÜRKEN NELERİ DİKKATE ALMAK GEREKİR.
1.Öncelikle gerekçenin doğruluğunu fikren onaylamanız şarttır. Torpil ve ayrımcılık kabul edilebilir bir düzeyde mi? 2003- 2011 yılları arasında THY’ den atılan ve işe alınan çalışan miktarı aşağıdaki görselde. Daha sonrakiler konusunda IK dikkatli davrandı ve de bilgi dışı kaldı.2011 ile 2024 arasındaki zayiatı tahmin edin, İsterseniz 100 (yüz) olarak kabul edin(?) Rakam ifşa edilmese de siz sistemin içindesiniz.
2.Dünyada en uzun süre iktidarda kalan siyasi parti ve liderlerinin listeleri internette mevcut. Bir bakın. Bu işin ömür boyu garantisi hiçbir kuruluş ve hiçbir kimse için yok. Ağaca dayanma, onu bir gün rüzgâr yıkar, insana dayanma ölür sözü ne kadar doğru değil mi?
3.Tüm siyasi partiler güce kavuşunca taraftarı olanlara, destekleyicilerine yeni iş imkanları yaratacak adımlar atmayı düşünür. Ve de bu konu son dönemlerde gördüğümüz kadarı ile acımasız bir şekilde uygulanmakta. Siyasi partilerin tabanının yöneticileri buna zorladığını yapılan uygulamalardan görebilmek mümkün.
4. Bu konu nasıl gelişir? Bir önce işten çıkartılanların yerine alınanları görevden uzaklaştırıp yerine yeni yönetimin sempatizanlarını koyarak. Sizce başka bir yöntem var mı?
5. Hatırlıyorum da geçmiş senelerde şirketlerdeki kadrolaşmalardan bahisle kendisine sual yönelten bir gazeteciye, siyasi parti yöneticisi “onlarda başa gelince bizimkileri çıkartıp kendi insanlarını alırlar” şeklinde cevaplamıştı. İsim vermiyorum zira o sözü hatırlayan benim dışımda yalnız bir kişi çıkmıştı.
FİİLİ İŞLEYEN YÖNETİCİ İÇİN TAKDİR EDİLMESİ ÖNERİLEN MÜEYYİDE İLE İLGİLİ GÖRÜŞ:
Genel olarak cezanın/cezalandırmanın amacı, daha önceden suç işlemiş veya bu suçu işlemeye meyilli yöneticileri yeniden suç işlemelerini engellemek/ caydırmaktır. Bu yaklaşım, cezalandırmanın önde gelen temel amacının caydırıcılık olduğu açıktır. Türk Ceza Kanunu’nda öngörülen cezaların ağırlığı ve caydırıcılığı son zamanlarda yeniden sorgulanmaya başlamıştır. Yazılı ve görsel medyada yer alan muhtelif olaylar sonucunda; cezaların ağırlaştırılmasının caydırıcılığı artıracağı görüşü sıklıkla ileri sürülmektedir. Suçları önleyen en önemli frenlerden biri, cezaların ağırlığı değil, onların “mutlak” olmasıdır. Kanaatimizce insan hak ve hürriyetlerine tecavüz konusunda THY atanmışları için takdir edilebilecek en caydırıcı ceza, yaptıkları uygulamadan doğan mağdurların zararlarının tazmini ile bu fiili işleyen yöneticinin görevden alınmasıdır.
(Bu konuda THY yöneticilerinin en dikkati çeken çirkin bir yaptırımları ve sonuçları önümüzdeki haftaki yazımda sizlere tekraren özet olarak sunulacaktır. Onu hatırlayınca okuduğunuz bu yazı da olması gerekenlerin dile getirildiğini kabul etmek daha da kolaylaşacaktır).
İKİ SONUÇ:
Evet, burası Türkiye. Böyle bir uygulama yapılamaz vb. yorumları bu çirkinliği kendileri açısından nimet haline getirme becerisini göstermiş olan bazı düz kafalı çalışanlardan beklemedeyim. Bu uygulamadan faydalanmış olan menfaatperest yaratıklardan ve özellikle “Pilot “isimli çakma uçucudan da. Tabii ki bu yazı uzun, anlaşılmıyor onun için okumadım vs. gibi yapıcı ve yol gösterici yorumları da alacağımdan eminim.
Yorumlar Tüm Yorumlar (28)