Bugün yeni bir haftaya giriyoruz ama öyle sıradan bir hafta değil bu.
Çünkü bu hafta, sadece takvim yapraklarının değil, bu milletin onurunun, bağımsızlık iradesinin, gençliğe duyduğu sonsuz güvenin tazelendiği 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı var.
Kurtuluş’un kıvılcımı.
Bağımsızlık meşalesinin Samsun’da yakıldığı gün.
Ve hâlâ...
2025’teyiz...
Birileri çıkıp hâlâ Atatürk’e laf etmeye cüret ediyor.
Feslilerin videolarını beğenip duranları mı dersiniz, ağzından düşmanlık akanları mı...
Bakın güzel kardeşim, değişmeyen tek şey değişimdir.
Koltuklarda oturanlar dikkat etsin, halkın sabrı da, hafızası da sandığınızdan daha derindir.
Günü gelir, millet hesap sorar.
Ve o zaman Atatürk’e hakaretin değil, saygının ne kadar kıymetli olduğu daha iyi anlaşılır.
Gelelim gündemimize.
Bu hafta önemli bir karar haftası.
Türk Hava Yolları’nın genel kurulu Çarşamba günü.
Ve şahsi kanaatimdir, bu kurumun başındaki isim Prof. Dr. Ahmet Bolat gibi bir vizyoner olduğu sürece Türk Hava Yolları daha da büyür.
Neden mi?
Çünkü adamın hedefi 800 uçak.
Bana “800 uçağı Atatürk Havalimanı’na nasıl sığdırayım” demişti bir gün.
Bu laf boşuna edilmez.
Hedef büyükse, plan da büyük olur.
Ayrıca personele verdiği değer, yıllardır beklenen temettü ödemelerini gerçekleştirmesi...
Ve bayram öncesi bir ikramiye beklentisi...
E, Allah için, “patron” dedikleri böyle olur.
İnşallah koltuğu sağlam kalır.
Yoksa adını duyunca irkildiğim bazı isimler var ki, başa gelirlerse... Korkarım…
Gelelim Çelebi meselesine...
Daha doğrusu, Hindistan’ın "ulusal güvenlik" bahanesiyle Türkiye'nin en köklü havacılık markalarından birine yaptığı siyasi operasyona.
Çelebi, Hindistan’da 15 yıldır faaliyet gösteriyor.
Yaklaşık 10 bin kişiye istihdam sağlamış, 250 milyon dolar yatırım yapmış.
Ama neymiş? Ulusal güvenlik riskiymiş...
Söyleyin, bugüne kadar hangi kargoyu düşürdü, hangi uçağı tehdit etti bu şirket?
Olayın özeti şu:
Türkiye, Pakistan’a selam veriyor diye, Hindistan Çelebi’ye sopa gösteriyor.
Yani siyasi hesaplaşmanın bedelini, gökyüzüne hizmet eden bir şirket ödüyor.
İki ülkenin arasında sıkışan ticari itibar, ‘güvenlik’ adı altında eziliyor.
Ama Çelebi kalktı KAP’a açıklama yaptı.
“Hiçbir zaman ulusal güvenliğe aykırı hareket etmedik” diyor.
Bunu da unuttuğu basın servis ediyor (!)
Ama Helal olsun Çelebi’ye!
Umarım Hindistan bu yanlıştan döner.
Ve şimdi gelelim asıl meseleye:
Cemil Acar meselesi.
Altınlar, servetler, kimden geldi, kim ne için verdi...
Bu paralar ne için verildi?
Tek başına mı aldı?
DHMİ içinde başka birileri var mı?
Hiç mi bu durumu denetleyen olmadı?
Milyon tane soru sorabilirim.
Ama sorular askıda kalıyor.
Susmak bir şey ifade etmez!
AJET meselesine ise hiç girmiyorum bile.
Kapı duvar.
Cevap yok.
İhaleler mi?
İçim bu konuda artık biraz daha rahat.
Çünkü artık şirketi zarara uğratmaya çalışanlara müsaade edilmeyeceğinin garantisini aldım.
Ama biz yine de takipte olacağız.
Çünkü biz biliriz:
Bir köşe yazarı, bazen bir kalemle, bin uçağın rotasını değiştirebilir.
Bazen de sadece “19 Mayıs” der,
her şeyi hatırlatır.
Kutlu olsun 19 Mayıs.
Ey Atatürk’ün evlatları,
Bayramınız kutlu olsun.
Serdar BAŞAĞAOĞLU
[email protected]
Yorumlar