24 Kasım 2025, Pazartesi
Serdar BAŞAĞAOĞLU
Serdar BAŞAĞAOĞLU [email protected]

STOP!

Türkiye’nin havacılık gündemi bazen bir sıcak hava balonu gibi yükseliyor, bazen bir sis pus içinde kayboluyor…

Ama bugün öyle başlıklar var ki, hepsini tek tek kenara koyup büyük tabloya bakmak gerekiyor.

İlk konumuzdan başlayalım.

İstanbul’un, Avrupa’nın en hızlı büyüyen havalimanı Sabiha Gökçen’in, yine Avrupa’nın en hızlı yükselen yöneticilerinden biri: Kerem Maybek.

Stratejik Planlama ve Hazine Yönetimi Direktörü olarak yıllardır derin bir profesyonellik, sükûnet ve istikrarla çalışan Kerem Maybek, yetki ve sorumlulukları genişletilerek Ticari İşler ve Strateji Genel Müdür Yardımcılığı görevine atandı.

Yaklaşık 12 yıl… Az değil.

Bir havalimanı için 12 yıl, bir çınarın büyümesi kadar kıymetli bir zaman. Bir ülkenin trafik akışı, ekonominin nabzı, yolcunun memnuniyeti, uçuşun güvenliği… Bunlar öyle Excel tablosuyla yönetilmez; tecrübe ister, öngörü ister, soğukkanlılık ister.

Kerem Maybek, tam da bu çizginin adamı.

Sabiha Gökçen büyüyor, büyürken olgunlaşıyor, olgunlaşırken de “sürdürülebilir büyüme” kavramının gerçek anlamını arıyor.

İşte bu nedenle Kerem Bey’in yeni pozisyonu, sadece bir atama değil; vizyonun, istikrarın ve profesyonel iş aklının takdiridir.

Kendisini yürekten tebrik ediyorum.

Yolu açık, irtifası yüksek olsun.

Gelelim gündemin ikinci başlığına…

Dubai Air Show 2025.

Hani hep deriz ya, “Bu defa bir şey olacak.”
Yok. Yine olmadı.

Gönül isterdi ki, o dev fuarda Türk şirketlerini dünya basınında konuşalım.
Yeni projeler, yeni modeller, kabin tasarımları, motor anlaşmaları…

Hep birlikte gurur duyalım. Ama salonun ışıkları parladı, dünya markaları şov yaptı, biz yine seyirci kaldık.

Evet, belki sektör zor, belki süreçler uzun… Ama “yok”u da konuşmak lazım. Çünkü yokluğun konuşulmadığı yerde, varlık zaten gelmez.

Ancak her şeye rağmen savunma sanayii şirketlerimiz özellikle ASELSAN bu açığı bir nebze düşürdü. Tekrar tekrar anlaşmalar yaptılar. Tebrikler…

Bugün ayrıca 24 Kasım Öğretmenler Günü.

Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sonsuz hürmetle ve minnetle anıyoruz.

Ve elbette kendi annemin ve babamın Öğretmenler Günü’nü şükranla kutluyorum.

Ama günün ruhuna yakışır bir tesadüf (!) daha var.

29 Ekim’de İstanbul’dan JFK’ye giden Türk bayraklı bir uçağın kokpiti…

Taksi yolunu kaçırıp, kendi kafasına göre hareket ederek, “STOP” talimatını bile anlamadan havalimanında mini bir kaosa imza attı.

Şaşırdım mı?
Evet.
Üzüldüm mü?
Hem de çok.

Çünkü bu iş “yanlış sokağa dönmek” değil.
Uçak bu!
Kapalı alanlara gönlünce gir çık yapılmaz.

Hele ki JFK gibi dünyanın en kritik meydanlarından birinde…

Bu işin sorumluluğunu kim alır bilmem ama bu hata, “Türkiye’nin imajı” dediğimiz vitrinin tam ortasına konmuş kocaman bir çizik gibi duruyor.

Ve tam da 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde, insan ister istemez düşünüyor:

Demek ki eğitim sadece sınıfta değil, her yerde lazım.
Demek ki liyakat, dikkat, disiplin… bunlar sadece kitap cümlesi değil.

Atatürk’ün sözü aslında her şeyi anlatıyor:

“Öğretmenler, Cumhuriyet sizden fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller ister.”

Nesil sadece okul sıralarında yetişmez.
Kokpitte de yetişir.
Kulede de.
Apronda da.

Bir ülkenin saygınlığı 10 kilometre yüksekte de ölçülür.

Ve işte tam da bu yüzden, bugün bir kez daha görüyoruz ki eğitim, disiplin, sorumluluk kültürü hepimizin ortak görevi.

Uçağı pistte tutmak da, ülkeyi rotasında tutmak da aynı ciddiyeti gerektiriyor.

***

Bir yanda görevini hakkıyla yapan Kerem Maybek gibi profesyoneller…
Diğer yanda dünyaya açıldığımız fuarlarda sessizliğe bürünen sektör…

Ve bir köşede, JFK’de STOP ifadesinin bile “STOP” ettiremediği bir ekip…

Türkiye’nin havacılık hikâyesi böyle böyle yazılıyor.

Ama ben yine de umutluyum.

Çünkü bu toprakların yetiştirdiği değerler, doğru yerde, doğru görevde, doğru vizyonla birleştiğinde mucizeler yaratabiliyor.

Bugün, hem yöneticisini tebrik eden bir havalimanının gururunu,
Hem dünyaya açılmayı başaramamış bir sektörün sızısını,
Hem öğretmenlerimizin fedakârlığını,
Hem de yapılan hataların bize anlattığı dersleri
aynı sayfada yazmak zorundayız.

Kalem bazen övgü yazar.
Bazen sitem.
Bazen teşekkür.
Bazen uyarı.

Ama hepsi aynı kitapta toplanır:
Cumhuriyet kitabında.

Sevgiyle kalın…

Serdar BAŞAĞAOĞLU

[email protected]

STOP!

Yorumlar

Bu haber için henüz yorum gönderilmedi.

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000