

Gündelik hayatın içinde hepimiz zaman zaman aynı döngüye takılıyoruz: Bir aksilik yaşandığında önce şikâyet ediyor, sonra biraz daha şikâyet ediyor, sonra hiç değiştirmediğimiz koşullar içinde her şeyin değişmesini bekliyoruz. Oysa insanlık tarihi bize gösteriyor ki karanlığa sövmenin kimseye faydası olmadı; bir mum yakanlar ise hem kendilerine hem de etrafındakilere yol gösterdi. Bu anlayış, sadece büyük keşiflerin değil, her gün karşılaştığımız küçük sorunların bile çözümünde belirleyici.
Şikâyet, doğal bir tepkidir; insana rahatlama hissi verir. Ancak uzun vadede insanı edilgen kılar. Sorunu sabitleyen, çözüme giden yolu kapatan görünmez bir perde gibidir. Bu nedenle “karanlığa sövmek”, yani problemi tekrar tekrar dile getirmek, aslında enerjiyi yanlış yöne harcamaktır. Oysa küçük de olsa bir çözüm üretmek, bir adım atmak, mum yakmak hem karanlığın etkisini azaltır hem de kişiye inisiyatif duygusu kazandırır.
Gündelik Hayattan Birkaç Küçük “Mum”
En basit örnek aslında hepimizin evinde yaşanır: Bozulan bir eşya.Çoğu insan önce sızlanır: “Yine mi bu bozuldu?”, “Her şey üst üste geliyor…” Fakat bazılarımız tornavidayı alır, vidaları söker, olmazsa bir ustayla konuşur veya alternatif bir çözüm bulur. Sonuç? Eşyayı tamir eden kişi, sorunu yaşayan kişidir ama aynı zamanda sorunu çözen kişidir. Burada önemli olan teknik bilgi değil, niyet ve yöneliştir: “Bu sorunu nasıl çözerim?”
İş hayatında da benzer bir durum yaşanır. Tüm gün yoğunluk, bitmeyen talepler, aksayan süreçler… Bu şartlarda yakınmak kolaydır. Fakat bir kişi çıkıp “Böyle yapmak yerine şu sırayla gidersek daha hızlı olur” dediğinde tüm akış değişir. Bir adım, küçük bir öneri, hatta sadece iş listesini düzenleme biçimi bile mum gibidir; ortamı aydınlatır.
İyi haber şu ki, dünyanın pek çok yerinde insanlar tam da böyle küçük adımlar atarak büyük farklar yarattı.
BAKIN ÇOCUKLAR NELER BULMUŞ; DÜNYADAN ÇARPICI ÖRNEKLER
1. Post-it’in Doğuşu
3M şirketinde çalışan bir araştırmacı, “yanlışlıkla” çok zayıf bir yapıştırıcı geliştirdi. İlk tepkiler olumsuzdu: “Bu tutmuyor, işe yaramaz.” Yani herkes karanlığa sövüyordu. Fakat bir meslektaşı bu yapıştırıcının aslında not kâğıtlarını geçici olarak tutturmak için mükemmel olduğunu fark etti. Bir mum yaktı. Sonuç mu? Bugün dünyanın en yaygın kullanılan ofis araçlarından biri doğdu.
2. Bir matematik öğretmeninin çözümü
Dünyanın farklı yerlerinde sınıflar kalabalık, imkânlar sınırlı. Bir öğretmen, öğrencilerine ulaşmakta zorlanınca şikâyet etmek yerine “öğrenme istasyonları” adını verdiği küçük çalışma alanları kurdu. Öğrenciler sırayla bu istasyonlarda çalıştı, öğretmen her öğrenciye birebir zaman ayırma fırsatı buldu. Sadece düzeni değiştirerek onlarca çocuğun hayatını etkiledi.
3. Bisiklet filtresi ve temiz suya kavuşma.
Bazı bölgelerde içme suyu sıkıntılıydı. Bir mühendis şikâyet etmek yerine kullanılmayan bisiklet parçalarından suyu filtre eden basit bir düzenek tasarladı. Bu düzenek daha sonra birçok insanın temiz suya ulaşmasını kolaylaştırdı. Bir bisiklet… Bir fikir… Bir çözüm.
4. Köy elektriğe kavuştu,
William Kamkwamba on dört yaşındaydı Malawi'deki köyünde elektrik yoktu. O da kütüphaneye gidip rüzgâr tribünlerini incelemeye başladı. Sonunda kolları sıvadı eski bisiklet parçalarını kullanarak köyü için küçük bir rüzgâr gülü yaptı. Sonuç mutluluk vericiydi Köy elektriğe kavuşmuştu.
5. Araçlardan çıkan karbondioksiti oksijene çeviren cihaz.
Param Jaggi 16 Yaşında., Araba kullanmayı öğrenirken kişinin bir fikir geldi: Bir arabadan salınan karbondioksiti oksijene dönüştüren bir cihaz. 2011 yılında icadının patentini aldı ve sayısız ödül kazandı. Bu buluşma, potansiyel olarak bir gün hava kalitesinde devrim yaratacak buluşlardan biri olarak ilan edildi. Kısa bir süre önce ise enerji ticareti 30 Yaş Altı Mucitler listesinde Forbes’da yer aldı.
6. Görmeyenler için okuma imkânı.
Görme engellilerin kullandığı Braille alfabesini daha önce duymuş belki de görmüşsünüzdür. Görme engelliler kâğıt üzerindeki kabartıları parmak uçlarıyla hissederek okurlar. Bugün yaygın olarak kullanılan bu alfabeyi oluşturan ve aynı zamanda alfabeye de adını veren Louis Braille, beş yaşında geçirdiği bir hastalık sonucu görme yetisini kaybetmişti. 1824’te on beş yaşına geldiğinde, görmeyenlerin karanlığına bir mum yakarak her harfi kâğıt üzerinde değişik kabartmalar ile kodladığı Braille alfabesini geliştirdi.
BİZİM ÇOCUKLARIMIZDAN BİRKAÇ DİKKAT ÇEKİCİ ÖRNEK:
1.Mahalledeki Bozuk Park
Bir semtte park bakımsızlıktan kullanılamaz hale gelmişti. Aylarca herkes şikâyet etti. Sonunda birkaç kişi el ele verdi; çocuklar için küçük banklar boyadı, çöpleri topladı, basit bir oyun alanı oluşturdu. Küçük bir adım attılar ama mahallede yöneticiye en çok sorulan soru artık “Park neden kötü?” değil, “Biz bunu nasıl büyütebiliriz?” oldu
2.Çocuk Bezi Giderini Azaltmak.
Göktuğ Aykut Akarlar. 13-14 yaşında. Ailesinin küçük kardeşi için yaptığı çocuk bezi sarfiyatından kaynaklanan harcamayı mümkün olan en az seviyeye düşürmek için kolları sıvadı. Çocuk bezinin içine yerleştirdiği bir kolostomi torbası marifeti ile gerçekleştirdiği bu buluşu ile günde 5 kez değiştirilmesi gereken çocuk bezi sayısını şimdilik 2’ ye düşürecek buluşu gerçekleştirdi.
3.Okulda hem obeziteye hem de elektrik giderlerine çözüm.
Okul elektrik dahil birtakım masraflarını karşılamakta zorlanıyordu. Manisa'nın Alaşehir ilçesindeki Fatih Ortaokulu öğrencileri, öğretmenleri ile özellikle obez çocukların kilo vermeleri ve sağlıklı yaşayabilmeleri için elektrik üreten bisiklet tasarladı. Tasarlanan bisiklete binip, pedal çeviren obez öğrenciler kilo verirken, bir yandan da okul ihtiyaçlarında kullanılmak üzere elektrik üretiyor.
4. Kemerinizde bir kulak: Duyamıyorsan Hisset Projesi
Sırada işitme engelli dostlarımızın hayatını kolaylaştıracak bir icat var. Ankaralı Avni Bora Yayla’dan bir titreşim kemeri. Bu kemer hayatınızı tehlikeye sokacak sesleri algılıyor ve titreşimle sizi uyarıyor. Sürekli kulaklıkla müzik dinleyenler için de hayati önem taşıyabilir.
5. Vücut ateşini bildirme aparatı
Çocuğunuz biraz hasta gibiydi ama okula göndermek zorunda kaldınız. Aklınız onda. Ya ateşi çıkarsa? İşte sanıyoruz evhamlı ebeveynlerin çocukları olan Altar Özoğlu ve Selin Aluç annelerin yüreğine su serpecek bu cihazı geliştirdiler. Çocuğunuza resimdeki gibi giydiriyorsunuz, evden uzaktayken ateşi yükselirse alarm veriyor.

6. Bir Milyon litre su arıtan filtre sistemi.
Diyarbakır’da yaşayan üç lise öğrencisi, (Yusuf Aydın Doğru, Cemre Oruç ve Öykü Şevin Anık.) kirli sudan ağır metaller ve toksik boyar maddeleri adsorplama ve 1 milyon litre suyu arıtma kapasitesine sahip olan bu sistemin mevcut filtrelere göre yaklaşık %54 daha ekonomik olduğu rapor edilen, midye kabuklarından, güçlü bir ‘su filtresi yarattı’ ve bu dönüştürücü buluş dünya çapında @genunlimited Genç Girişimciler Fikir Maratonu’nu kazandı
Neden Şikâyet Değil, Çözüm? Şikâyet bizi tüketir. Kendi kendini büyüten bir çark gibidir; ne kadar dönerse o kadar daha hızlı büyür. Çözüm ise bizi güçlendirir. Kişi, en küçük bir adım attığında bile kendine güveni artar. Aynı zamanda çevresine ilham verir. İnsan çözüm ürettikçe karanlık küçülür; çünkü elinde artık bir mum vardır.
Suçlamak, yakınmak, beklemek… Bunlar karanlığı artırır. Günlük yaşamımızda bunun örneklerini sıklıkla görüyoruz. Medyaya bakın.Yeterli. Her gün bu çirkin oyunun sahnelendiği haberler yer alıyor.
Adım atmak, denemek, bir şeyleri düzeltmeye çalışmak… Bunlar ise yol gösterir.
Bu nedenle bazen hayatın içindeki sorunlar öyle büyük görünür ki “Ben ne yapabilirim ki?” diye düşünürüz. Oysa çoğu zaman çözüm, büyük hamlelerde değil küçük dokunuşlardadır. Biri bir kapı kolunu tamir eder, biri bir belgeyi sadeleştirir, biri bir klasörü düzenler, biri bir gencin sorusuna cevap verir… Karanlık böyle azalır.
SON SÖZ
“Karanlığa söveceğine bir mum yak” sözü aslında sadece bir öğüt değil; bir hayat felsefesi. Dünyayı bir anda değiştirme gücümüz olmayabilir. Ama küçük bir adım atma gücümüz vardır. İnsanlık da hep böyle ilerledi: Şikâyet edenler değişimi bekledi, çözüme yönelenler ise değişimin kendisi oldu.
Biz bugün hâlâ çoğunlukla şikâyet ediyoruz. Fakat bu döngüden çıkmanın tek yolu belli:
BİR MUM YAKMAK.
Ve unutmayalım: Karanlık ne kadar yoğun olursa olsun, bir mum onunla mücadelenin ilk adımı olur.

Yorumlar