07 Temmuz 2025, Pazartesi
Servet BAŞOL
Servet BAŞOL [email protected]

ATEŞİ Ç'ALMAK HALA SUÇ MU?

Bir zamanlar, göğün tepesinde hüküm süren bir otorite vardı; Zeus.

Yasası kutsaldı. Buyrukları sorgulanmazdı. Ve her bilgi kırıntısı, yalnızca onun lütfettiği kadar insana ulaşabilirdi. Bilmek, istemek, yaratma, bunlar onun tekelindeydi.

Ama bir gün, biri çıktı ortaya. Adı Prometheus’tu.

Ateşi ç'aldı. Gecenin ayazında titreyen insanlara bir kıvılcım verdi. O kıvılcım yalnızca ısı değil, aynı zamanda bilme arzusuydu. Karanlığı delen bir akıl ışığıydı.

Ve Zeus bunu bir suç saydı.

Prometheus’un davası olmadı. Savunması dinlenmedi. Onun için bir hukuk tartışması yaşanmadı. Çünkü Zeus’un gözünde Prometheus artık bir hain, bir anarşist, bir düşmandı.

Kafkas Dağı’na zincirlendi. Her gün bir kartal geldi, onun karaciğerini parçaladı. Her gece yara kabuk bağladı. Her sabah ceza tazelendi.

Zaman artık bir takvim değil, bir işkence saatiydi. Ve kimse onun için adalet aramadı.

Çünkü Prometheus, artık bir “özne” değil, bir ‘tehdit’di. Çünkü düzen, onun hatırlattığı soruyu duymak istemiyordu.

“İnsanın ateşi hak etmediğini kim söyledi?”

Aradan binlerce yıl geçti. Mitolojinin yıktığı tapınakların yerini mahkeme salonları aldı. Ama içeriği değişmedi.

Alman hukukçu Günther Jakobs, bu kadim geleneğe modern bir isim verdi;

Düşman hukuku.

Bu, hukukun artık herkese ait olmaktan çıktığı anı tarif eder. Bu sistemde insanlar ikiye ayrılır: Vatandaşlar ve düşmanlar. Hak sahibi olanlar ve hakları askıya alınabilenler.

Sadık olanlar ve şüpheliler.

Bizler ve onlar.

Artık “ne yaptığın” değil, “kim olduğun” önemlidir.

Çünkü düşman hukuku, kişiyi eyleminden değil, temsil ettiği anlamdan yargılar.

Günümüzde, Prometheuslar artık ateş değil, gerçeği taşır ellerinde.

Bir siyasetçi, bir belediye başkanı toplumda parlar, iktidara rakip olur.

Bir gazeteci, halka bir belge sunar, o belge iktidarın kutsal örtüsünü deler.

Bir öğrenci, bir öğretmen, bir sanatçı, bir doktor, bir avukat ya da bir barış savunucusu…

Kimi bir tweet ile, kimi bir sloganla, kimi sadece varlığıyla “düşman” ilan edilir.

Suç kanıtla değil, önyargıyla tanımlanır.

Mahkemeler, delillerle değil, algılarla hüküm verir.

Savunma hakkı varsa bile formalitedendir.

Karar zaten çoktan verilmiştir.

"Bu kişi içeride oldukça, sistem daha güvendedir.”

Dava, artık oynanan bir sahne, hukuk bir tören, adalet bir göstermelik tanrıçadır.

Ve sistem tüm muhaliflere şu mesajı verir.

“Kendini vatandaş sanma. Bir gün sen de düşman olabilirsin.”

Düşman hukuku, cezaların değil, suçların ortadan kalkmasıdır. Çünkü suç artık kanunla tanımlanmaz, otoritenin algısıyla şekillenir. Yani suç, yarın değişebilir. Yani herkes, potansiyel suçludur. Bu yüzden güvenlik devleti aynaları kırar.

Her parça başka bir hakikati yansıtır ama hepsi aynı şeyi söyler.

“Sen de düşman olabilirsin.”

Günümüzde yüzlerce Prometheus var.

Zincir hala kırılmadı.

Yine her sabah belki kartallar değil ama akbabalar geliyor.

Sahi…

Ateşi ç'almak hala suç mu?

            Sedat KAYA

Prometheus Efsanesi - Kadim Hikaye

Prometheus, Yunan mitolojisinde tanrıların kralı Zeus'a meydan okuyarak Olimpos Dağı'ndan ateşi çalıp insanlığa veren bir Titan'dır. Bunu yaparak insanları teknoloji, bilgi ve uygarlıkla güçlendirir.

- Ateş = Aydınlanma: Ateş sadece sıcaklık ve yemek pişirmeyi değil, aynı zamanda yaratıcılık, teknoloji ve özerkliği de sembolize eder.

- Zeus = Kontrol: Zeus insanların ateşe sahip olmasını yasaklayarak onları boyunduruk altında tutmaya çalışmıştır.

- Prometheus = İsyan: İnsanlık uğruna ilahi düzene meydan okudu.

Ceza: Zeus ceza olarak Prometheus'u her gün bir kartalın gelip ciğerini yediği bir kayaya zincirledi, ancak kartal yeniden canlanıp işkenceyi sonsuza dek tekrarladı. Bu da Prometheus'u ilerleme uğruna çekilen acıların sembolü haline getirmiştir.

"Ateş ç’almak", genellikle ahlaki belirsizlikle birlikte, sınırları aşmak için kullanılan bir metafor haline gelmiştir. İşte modern yaşamın farklı alanlarına nasıl yansıdığı:

İnovasyon ve Bilim’e;

- Prometheus bir teknoloji yıkıcısı olarak: Steve Jobs, Alan Turing ya da Marie Curie gibi figürleri düşünün. Onlar dünyaya yeni bir ‘ateş’ getirdiler-teknoloji, hesaplama, nükleer enerji.

- Günümüzün ateşi = yapay zeka, biyoteknoloji, uzay yolculuğu, nükleer enerji.

- Ahlaki yankı: Tıpkı Prometheus gibi, modern yenilikçiler de keşifleri nedeniyle sıklıkla tepki, düzenleme veya riskle karşı karşıya kalmaktadır. Sıklıkla “modern Prometheus” olarak adlandırılan Oppenheimer, insanlığa nükleer ateşi verdi ve ahlaki sonuçlarıyla yaşadı.

İsyan & İhbarcılık;

- Edward Snowden, Chelsea Manning ve diğer ihbarcılar gizli gerçekleri ortaya çıkararak “ateşi ç’aldılar”.

- Halkı (insanlığı) güçlendirmek için otoriteye (Zeus) meydan okudular.

- Prometheus'un işkencesini yansıtan bir bedel -sürgün, hapis ya da rezillik- ödediler.

Sanat ve Kültür;

- Normlara meydan okuyan sanatçılar, müzisyenler ve yazarlar genellikle ateşleyici görevi görürler.

- James Baldwin'i, Frida Kahlo'yu ya da Banksy'yi düşünün - kültürel değişimi ateşlerler ve çoğu zaman kurulu düzeni kışkırtırlar. Psychedelics (olağandışı bilinç durumlarını tetiklemek), Bilinç ve Kendini Keşif;

- "Ateşi çalmak" deyimi, değişen bilinç durumlarını araştıranlar tarafından da benimsenmiştir (bkz. Steven Kotler & Jamie Wheal tarafından yazılan Stealing Fire).

- Akış hallerinin, psikedeliklerin ve aşırı deneyimlerin ilahi olana ulaşmanın ya da insan potansiyelini genişletmenin modern bir yolu olduğunu savunuyorlar - bir tür içsel Promethean arayışı.

Çekirdek Gerginliği

"Ateşi almalı mıyız?"

Prometheus'un hikayesi şu ebedi soruları gündeme getirir:

- İlerleme her zaman iyi midir?

- Güç insanlardan uzak tutulmalı mıdır?

- Gerçeğin ya da yeniliğin bedeli nedir?

- Tanrılara meydan okuyanlar her zaman acı çeker mi?

Yanıtlarını bilmediğiniz soruları sormayınız.!

Sahi hiç saydınız mı kaç defa kitabımız “Aklını kullan” diye emrediyor (64!).

Maide 101;

Açıklandığı takdirde sizi üzecek olan şeylere dair sorular sormayın!

Bilindiği üzere, düşün, doğal değişim ve mantık, akıl ve akla dayalı yetilerdir. Kiminde az, kiminde çok bulunur ama sorun az-çok olması değil, yeterince kullanılıp kullanılmamasıdır.

Ateşi ç’almak hâlâ suç.

Ama belki de insanlık, o suçun bedelini ödemeye istekli olduğu sürece ilerleyebiliyor.

Lütfen aklınıza mukayyet olun (aklınızı yerinde kullanın, akıllı hareket edin, aklın değerini bilin).!

https://servetbasol.com

ATEŞİ Ç'ALMAK HALA SUÇ MU?

Yorumlar

Bu haber için henüz yorum gönderilmedi.

Yorum Gönder

Kalan karakter 1000