“Korkuyu yenmedim. Onunla yürümeyi öğrendim.”
Bu yazı dizisinin sonuna geldik ve belki en merak edilen soru şu:
“Sonunda nasıl yendin bu korkuyu?”
Keşke sana tek bir mucize an, büyülü bir yöntem ya da mucizevi bir çözüm anlatabilsem. Keşke “şunu yaptım ve ertesi gün korkum tamamen bitti” diyebilsem. Ama gerçek öyle değil. Benim için dönüşüm tek bir anda olmadı adım adım, çok küçük kırılmalarla geldi.
Bir gün, yine uçuş öncesi o bildik sıkışma hissi başladı. Kalbim hızlandı, avuçlarım terledi, göğsüm daraldı. Tam o sırada kendime ilk kez şunu söyledim:
“Tamam. Korkuyorum. Ve bu sorun değil.”
Bu cümle, benim hayatımda çok şey değiştirdi.
O ana kadar bütün amacım korkuyu yok etmekti. Korku ortaya çıktığında panikliyor, ondan kaçmaya çalışıyor, savaş açıyor ya da bastırmaya uğraşıyordum. Oysa kaçtıkça daha büyüyordu. Sanki beni daha çok kovalamaya başlıyordu.
Ama o gün ilk kez teslim oldum. “Korkmak normal” dedim.
Ve o cümle korkunun içindeki enerjiyi aldı, beni rahatlatmaya başladı.
Uçak kalkarken camdan dışarı bakıp kendimi dinledim:
“Tamam, korkuyorum. Ama güvendeyim.”
“Olan biten her şey normal.”
“Tehlikede değilim. Sadece hissediyorum.”
Bunu söylemek, korkuyu düşman görmek yerine ona yer açmak demekti. O an anladım ki korku bana zarar vermiyor — ben ondan kaçtığım için büyüyor.
Sonra uçuş boyunca nefesime odaklandım. Derin ve yavaş nefes…
Sandalye koluna değil, bedenimin ağırlığına odaklandım.
Pencerenin dışındaki manzaraya değil, bulunduğum ana. Kontrol etmeye değil, teslim olmaya.
Ve ilk kez uçuş bittiğinde şunu fark ettim:
Ben korkuya rağmen uçtum. Ve uçak indi. Ve ben hayattayım.
İşte o gün benim için dönüm noktasıydı. O an, korkuyu yenmiş değildim — ama korkunun üzerimdeki gücü kırılmıştı.
Bugün hâlâ uçuş öncesi hafif bir gerilim yaşıyorum. Bazen kalkışta kalbim yine hızlanıyor.
Ama artık korku beni yönetmiyor.
Ben korkunun elinden direksiyonu aldım ve bu süreç bana büyük bir şey öğretti:
Korku, kaçtığımız sürece bizi esir alır. Ona yer açtığımızda özgürleşiriz.
Şimdi, uçağa her bindiğimde içimden geçen cümle şu:
“Korkmak uçak düşürmez. Ama kabul etmek insanı güçlendirir.” Bu üç bölümün sonunda, eğer senin de uçaktan ya da hayattaki başka bir şeyden korkun varsa ve kendini yalnız sanıyorsan, inan bana değilsin.
Korkularımız konuşuldukça küçülüyor, paylaşıldıkça hafifliyor.
Ve benim hikâyem, aslında sadece bir uçak hikâyesi değil. Kendime güvenmeyi öğrenme hikâyesi.
AirportHaber’deki bu yeni yolculuk da buradan başlıyor. Gökyüzüne daha başka bir gözle bakarak.
Bir sonraki yazıda buluşmak üzere.
Yorumlar