10 Kasım sabahı…
Öncelikle Sabiha Gökçen Havalimanı’nda Ata’mızı büyük bir törenle andık. Sonra…
Pegasus’un Cumhuriyet uçağı Çanakkale’ye süzülürken, kabine bir sessizlik çöktü.
O sessizlik var ya…
Atatürk’ü anmanın sesi.
Cumhuriyet’in nefes aldığı an.
Her şey bir anda anlam kazanıyor.
Güliz Öztürk, mütevazı bir duruşla basın karşısında…
Mehmet T. Nane, aynı sadelikle…
Biri CEO, biri sektörün duayeni Yönetim Kurulu Başkanı…
Ama kelimelerindeki ortak nokta net:
Geleceğe inanç.
Umuda tutunmak.
Pegasus büyüyor.
156 noktanın 118’i yurt dışı…
Yani artık sadece Türkiye’nin değil, dünyanın havayolu.
2025’te 40 milyon yolcu hedefi,
%87’nin üzerinde doluluk,
9 yeni Airbus,
2026’da 8 tane daha…
2029’a kadar 43 yeni uçak.
Yetmedi… İki yeni hangar geliyor.
150 milyon dolarlık yatırım.
Bakımda dışa bağımlılığı azalacak, uçak yerde daha az kalacak.
Bu ülkenin ihtiyacı olan şey tam da bu değil mi?
Yani plan, akıl, vizyon.
Kadın pilot oranı %8.
Az mı?
Evet.
Artacak mı?
Evet.
Harmoni programı bunun için.
En azından lafla değil, işle yapıyorlar.
ABD uçuşları için geri sayım başladı.
Mexico City, JFK, Miami…
İzin süreçleri tamamlanınca Pegasus Madrid’e götürecek, Iberia devralacak.
Dün hayaldi, bugün takvim var.
ASELSAN
Cumhuriyet’in yüz akı ASELSAN kuruluş yıldönümünü kutluyor.
Düşünün…
1975’te dışa bağımlılığı kırmak için kurulan o küçük savunma elektroniği atölyesi,
Bugün dünyada parmakla gösterilen bir teknoloji devine dönüştü.
Ahmet Akyol’un sakin, tevazu dolu ama kararlı liderliğiyle…
ASELSAN artık yalnızca Türkiye’nin değil, dost ve müttefik ülkelerin de güvenilir mühendislik ortağı.
Her görüşmesinde “biz hazırız” diyen,
Her projesinde memleketin onurunu taşıyan bir kurum.
Bir asırlık Cumhuriyet’in teknoloji gururu.
Nice mutlu yaşlara ASELSAN…
Ve tam bütün bunları yazarken…
İçimize saplanan bir acı.
TSK’ya ait C-130 düştü.
20 şehit.
Evlatlarımız, gençlerimiz, askerlerimiz…
Yürekler paramparça.
Elbette soruşturma sonucu açıklanacak.
Ama içimizde bir şüphe dönüp duruyor:
Metal yorgunluğu mu?
Eğer öyleyse…
O zaman konuşmamız gereken konu çok daha büyük.
Çünkü dünya envanterden çıkarıyor,
Biz satın alıyoruz.
Uçak uçuyor diye seviniyoruz,
Kaç yıllık, kaç tur atmış, kaç uçuş saati var, kaç kez yorulmuş kimse hesap etmiyor.
Bu memleketi Conkbayırı’nda alın teriyle, kanıyla, yoklukla kazananlar…
Bugün gökyüzünde ikinci el uçaklarla görev yapmak zorundaysa…
Bir yerde yanlış yapıyoruz demektir.
Biri bana kızabilir,
“Gün değil” diyebilir.
Kusura bakmasınlar.
Atatürk’ü anıyoruz ya…
Bence Atatürk tam da böyle günlerde konuş derdi.
Biz Atatürk gençliğiyiz!
Pegasus’un 10 Kasım özel uçuşunda,
Atatürk’e saygı duruşunda,
Güliz Öztürk ve Mehmet Nane’in vizyoner açıklamalarında
bir memleketin umudu vardı.
Ama C-130’un enkazında…
Biri geleceğe ışık tutuyor,
Diğeri karanlığı yüzümüze vuruyor.
Umarım soruşturmanın sonunda
gerçekler açıkça yayınlanır…
Umarım metal yorgunluğu ya da yakıt tankıyla ilgili değildir.
Umarım “biz demiştik” demeyiz.
Çünkü bu ülke gökleri fethederek büyümeli, böyle acılar çekerek değil…
Ve evlatlarımız…
Gökyüzüne emanet ettiğimiz evlatlarımız…
En yenisiyle, en güvenlisiyle uçmayı hak ediyor.
Atatürk’ün gölgesinde,
Conkbayırı’nın sessizliğinde,
bir kez daha anlıyoruz:
Bu memleket,
feda olsun diye değil,
yaşasın diye kuruldu.
Serdar BAŞAĞAOĞLU
[email protected]
Yorumlar