Yasa ve ahlak, toplum düzeninin temel taşlarıdır. Ancak her zaman örtüşmek zorunda değillerdir. Bir eylem yasal olsa da ahlaki değerlere aykırı olabilirken, bazı ahlaksız eylemler yasal çerçeve içinde kalabilir. Bu durum, birçok filozof ve hukukçu tarafından tartışılmış ve farklı perspektiflerden incelenmiştir. Ülkemizde bu tür karmaşık durumlar son yıllarda artarak çoğalmakta.
Yasal Olmasına Rağmen Ahlaka Dışı Durumlar
Teknik olarak yasal sınırlar içinde kalan, ancak toplumun genel ahlak anlayışına aykırı bulunan durumları Vergi kaçırma, Çocuk işçiliği, Çevreye zararlı üretim, Tarihi Örnekler, Güncel Örnekler, Ticari Uygulamalar ve Siyasi Kararlar olarak sıralayabiliriz.
Yasalar, belli bir miktarın üzerindeki kazançlardan vergi alınmasını öngörür. Ancak bazı insanlar, yasal boşlukları kullanarak veya sahte belgeler düzenleyerek vergi ödeme yükümlülüğünden kaçınabilirler. Bazı hallerde bu durum, yasal olsa da toplumun adalet ve eşitlik ilkelerine aykırıdır.
Bazı ülkelerde, belirli yaş altındaki çocukların çalıştırılması yasal sınırlamalarla kısıtlanır. Ancak, bu sınırlamaların yetersiz olduğu veya denetlenmediği durumlarda, çocuklar tehlikeli işlerde çalıştırılabilir. Bu durum hem çocuğun gelişimini engeller hem de temel insan haklarına aykırıdır.
Bazı şirketler, yasal sınırlar içinde kalmak kaydıyla, çevreye zarar veren üretim yöntemlerini kullanabilirler. Bu durum, gelecek nesillerin yaşam kalitesini olumsuz etkiler ve doğal kaynakların tükenmesine neden olabilir.
Kölelik, apartheid gibi (ırkçılığı savunan yasalar) geçmişte kabul görmüş ancak günümüzde ahlaken kabul edilemez bulunan uygulamalar tarihi örnektirler.
Bazı ülkelerde kürtajın yasal olması ancak bazı kesimlerce ahlaken yanlış bulunması, ölüm cezasının bazı bölgelerde uygulanıyor olması gibi durumlar güncel örneklerdir.
Çevreye zarar veren üretim yöntemlerinin yasal olması, ancak ahlaki açıdan sorgulanması gibi durumlarla sıklıkla karşılaşılabilir.
Bazı siyasi kararlar, yasal çerçeve içinde alınsa da ahlaki değerlere aykırı bulunabilir. Çocuklara yapılan cinsel istismarı “çocuğun rızası vardı” diyerek savunmak ve ahlaken ve yasal olarak sorgulanmasını önlemek gibi.
Ahlaksız Olmasına Rağmen Yasal Olan Durumlar
Toplumun genel ahlak anlayışına aykırı, ancak yasal olarak yasaklanmamış olan Reklam yalanları, Siyasi propagandada manipülasyon, Sosyal medyada yapılan ayrımcı paylaşımlar, Gri Alanlar, Politik Kararlar, Ekonomik Sistemler, Beyaz Yaka Suçları, Ticari Rekabet, Medya ve Sosyal Medya durumları gibi.
Bir ürünün özelliklerini abartarak veya yanıltıcı bilgiler vererek yapılan reklamlar, tüketicileri yanıltır ve haksız rekabete yol açar. Ancak, birçok ülkede bu tür reklamların cezalandırılması için yeterli yasal düzenleme bulunmaz.
Siyasi partiler, seçmenleri etkilemek için gerçekleri çarpıtabilir veya yalan haberler yayabilir. Bu durum, demokratik süreçleri zedeler ve toplumun doğru bilgiye ulaşmasını engeller. Tıpkı seçim öncesi televizyonlardan bağırıp “doğal gaz bulduk, artık doğal gaz bedava olacak, kışın pencerelerinizi açın” diye bağırarak oy toplamak gibi. (PS: Bu hafta Doğal Gaz’a %38 zam daha geldi)
Sosyal medya platformlarında, belli bir gruba yönelik nefret söylemi veya ayrımcı içerikli paylaşımlar yapılabilir. Bu durum, toplumda gerginliğe ve düşmanlığa neden olsa da ifade özgürlüğü sınırları içinde kaldığı sürece yasal olarak engellenemez. Böyle durumlarda örneğin Instagram’a erişim yasaklanabilir.
Hukuksal olarak bir suç teşkil etmeyen ancak toplumsal normlara aykırı bulunan davranışlar (örneğin, dedikodu yapmak, başkalarını aşağılamak).
Bazı politik kararlar, ahlaki açıdan tartışmalı olsa da yasal çerçeve içinde alınabilir. Bu da Hukuk Devleti olup olmadığınızın sorgulanmasına yol açar.
Kapitalist sistemde kar maksimizasyonu gibi bazı uygulamalar, ahlaki değerlerle çelişse de yasal olarak kabul edilebilir.
Rüşvet, yolsuzluk gibi eylemler genellikle ahlaksız olarak değerlendirilse de cezai yaptırımlar her zaman caydırıcı olmayabilir.
Rekabet ortamında bazen yasal sınırlar içinde kalmak şartıyla ahlaki olmayan yöntemlere başvurulabilir.
Bazı medya kuruluşları, haber yapma özgürlüğü adı altında ahlaki sınırları zorlayabilir.
İnternet ortamında yapılan bazı paylaşımlar, yasal olmasına rağmen kişilerin mahremiyet haklarını ihlal edebilir.
Bu iki çelişkili durum arasındaki farkın belirlenmesi çok önemlidir. Bu farkı belirleyebilmek için, eğitimli, okumuş, okuduğunu anlayan, aydın görüşlü, açık zihinli bireylere gerek vardır. Bu bireyleri yetiştirecek öğretmenlere, eğitmenlere, Dr., Doçent ve Profesörlere gerek duyulur. Ülkenin her köşesinde Apartman Üniversiteleri açıp senede 1000 (yazıyla senede bin) profesör yetiştirerek dünyanın bizi hayretle seyretmesine neden olup, PISA verilerine göre öğrencilerimizin diğer ülkeler arasında okuduğunu anlamada 48. sırada yer almaları, toplumsal bilincimizin erimiş olduğunun göstergesidir. Halbuki bu iki çelişkili durumu ancak şu üç konu düzlüğe çıkarabilir;
Toplumsal bilinç: Bu durumlar, bireylerin ve toplumun ahlaki değerler üzerinde düşünmesini ve tartışmasını sağlar.
Yasa yapım süreçleri: Yasa yapıcılar, bu tür durumları değerlendirerek, toplumun değişen ihtiyaçlarına ve ahlaki değerlerine uygun, kendi çıkarlarını geri plana atarak ilerici ve adil düzenlemeler yapabilir.
Kişisel kararlar: Bireyler, bu durumlarla karşılaştıklarında, yasal sınırlar içinde kalmakla birlikte, ahlaki değerlerine uygun davranışlar sergilemeye çalışmalıdır.
Yasal ve ahlaki kavramlar her zaman örtüşmeyebilir. Bu durum, bireylerin ve toplumun sürekli olarak düşünmesi ve tartışması gereken karmaşık bir konudur. Bu tür konuların oluşması, ülkenin eğitiminden, ahlaki durumuna kadar her konuda sahip olduğu ya da olmadığı akıl ve fikir çerçevesinde ortaya çıkar. Bencillikten öte hem kendi geleceğini hem de çocukları ve/ya da torunlarına miras bırakacakları bir geleceği düşünürken şu hususları göz önünde bulundurmalıdır;
Değişen Toplumsal Normlar: Zamanla toplumların değer yargıları değişir. Bu değişim, yasal düzenlemelerin de değişmesi gerektiği anlamına gelir.
Hukukun Sınırları: Hukuk, tüm ahlaki değerleri kapsayacak şekilde kesin kurallar koymakta zorlanır. Bu nedenle, bazı durumlarda hukuk ve ahlak arasında çelişkiler ortaya çıkabilir.
Politik Güç: Hangi davranışların yasal olacağına dair kararlar, genellikle siyasi güç sahipleri tarafından alınır. Bu da kişisel veya grup çıkarlarının hukuki düzenlemeleri etkilemesi anlamına gelebilir.
Bir üniversitede dersleri zayıf olan bir öğrenci hocasına “Benim geleceğimle oynuyorsunuz bu dersten geçersem mezun olacağım” der. Profesör ise: “size soruyoruz ve başarılı olanları geçiriyoruz” diye yanıtlar. Öğrenci o zaman “ben size bir soru sorayım cevap verirseniz beni geçirmeyin, veremezseniz geçirin” teklifini yapar.
Profesör öğrencilerinin huzurunda bu teklifi istemese de kabul eder. Öğrenci sorar;
- “Yasal olup ahlaka uymayan, ahlaki görünüp de yasal olmayan ve hem ahlaka hem de yasaya uymayan bir şey söyleyin” der.
Ne kadar düşünseniz de içinde olmadığınız bir durum hakkında hüküm vermek zordur ve Profesör öğrenciye dersten geçeceği notu verir. Yine de yanıtı çok merak etmektedir. Kendine yakın bildiği bir öğrencisini çağırıp konu hakkında bilgisini sorar. Öğrencisi hemen yanıtlar;
- “Siz 65, eşiniz 23 yaşında. Bu yasal ama ahlaki sınırları zorlayan bir durum. Üstelik eşinizin 25 yaşında bir sevgilisi var: Bu da ahlaki olmadığı gibi aynı zamanda yasa dışı bir durum. Siz eşinizin sevgilisine geçer not verdiniz. Bu ise hem ahlaki hem de yasal değil.”
Bu devir çelişkiler devri. Aman dikkat.
Yorumlar