Geçen yıl 'Rötar is loading' başlığıyla bir yazı yazmıştım. Yaz sezonu başlangıcında yazdığım yazı ile rötar sezonuna giriş yaptığımızı ve rötarın iyiden iyiye havacılık sektörüne güçlü bir giriş yaptığını ifade etmiştim.
Ancak o yazıda standart bir yaz sezonundan bahsetmiştim. Daha doğrusu bahsetmişim. Çünkü bu sene henüz yaz sezonunun başları diyebileceğimiz bir dönem olmasına rağmen akıl almaz bir süreç yaşıyoruz. Bu kadar rötar ne havayolu şirketleri açısından ne de yolcular açısından kabul edilemez boyutlara ulaştı.
Özellikle THY'nin Sabiha Gökçen'deki operasyonunu yürüten AJET'teki durum içler açısı... Şikayet etmeyen kimse kalmadı. Yolcular bu duruma alışkın diyeceğiz ama bu alışkanlıktan beter bir hal aldı. Hal böyleyken bir de tanınan insanlardan gelen şikayetler AJET'teki olumsuzlukları çok daha belirgin hale getirdi. Şirkette neredeyse zamanında icra edilen uçuş yok. Keşke AJET'e dönüşüm yaz değil de kış sezonuna denk getirilseydi bu kadar sancılı olmayacaktı. Geçen haftalarda AJET'tgeki aksamaların bir süre sürebileceği ama yoluna gireceğini yazmıştım. Ancak yanılmışım. Bırakın düzelmeyi yerinde saysa şükür diyeceğiz. Geriye gidiş son sürat devam ediyor.
Türkiye'deki şirketlerin çok ciddi oranlarda rötarlı uçması kimsenin işine gelen bir durum değil şüphesiz. Ancak bedel ödeyen, sorumluluk alan var mı dersek her zaman olduğu gibi söz konusu bile değil. Mesela AJET'teki durumdan bir Allah'ın kulunun sorumluluk aldığını gören var mı? Yok. AB hava sahası yoğun diyelim geçelim. Güzel yöntem.
Rötar demek büyük maliyet demek. Şirketlerin büyük zarara uğramasına neden oluyor. Yakıt sarfiyatının artması uzun vadede şirketleri zora sokan önemli bir gider kalemi. Varsa devam seferlerinin aksaması, ekip planlamada yaşanması muhtemel aksaklıklar, havalimanı giderlerinin artması gibi çok fazla kötü sonuç anlamına geliyor. Ancak hala çözülemiyor.
İşin bir de İAÇ tarafı var. Hava trafik kontrolörlerinin inisiyatif almadan çalışma kararı meselesi. Burada da farklı görüşler var. Hava trafik kontrlörleri ben ekstra bir şey yapmayacağım bu işin normali neyse öyle çalışacağım, dolayısıyla kanuni olarak bir sorumluluğum yok diyor. Ancak şirketler içten içe isyan ediyor bu duruma.
Geçen gün Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bolat katıldığı bir canlı yayında bana göre talihsiz bir açıklama yaptı. Hava trafik kontrlörlerinin İAÇ kararını incelediklerini ve oradan kaynaklı bir aksama varsa dava edip cezalandırılmalarını isteyeceklerini söyledi. Ancak bu açıklama konuya uzak olunduğunu net bir şekilde gösteriyor. Burada bir iş yavaşlatma yok, eylem yok, ya da iş durdurma hiç yok. Böyle bir ifade kontrolörlerin haklılığı ya da haksızlığı üzerinden bir sorumluluk atma çabasından başka bir şey değil.
Kaldı ki çok da yanlış anlaşılabilir. Pek olmadı açıkçası.
Sonuç olarak çözümü nedir bu işin profesyonelleri daha iyi bilir. Ancak kimse sorumluluk almaz koltuğundan kalkmazsa bunları daha çok yaşarız.
Herkese hayırlı haftalar...
Yorumlar