Bu hafta havacılıkta eski zamanları hatırlatan gelişmeler yaşandı.
Devlet Hava Meydanları İşletmesi 'nin (DHMİ) en üst kademesinde önemli değişiklikler yaşandı. Genel Müdür Hüseyin Keskin gitti, yerine Enes Çakmak getirildi. Ayrıca çeşitli kademelerde de ciddi değişiklikler oldu.
Bu değişikliğin çok olağan olmadığı ve bazı iddiaların belki de somutlaştırılması sonrası alınan kararlar olduğu tahmin ediliyor. DHMİ'de uzunca bir süredir konuşulan ihaleler ile ilgili tartışmalar ve atamalarda yapıldığı düşünülen adaletsizlikler sonrası bu kararların alındığı iddiası var. Tabi bu bir süreç, belki de uzunca bir süredir bu gelişmeler yakından takip ediliyordu ve en uygun zaman kollanıyordu. Nitekim öyle de oldu.
Havacılık sektörünün amiri olan bu kurumda adaletin ve şeffaflığın, liyakat ve dürüstlüğün ne kadar önemli olduğunu idrak etmek için bazen bu tip hamleler olmazsa olmaz. Şunu anlamak lazım. Devletin adaleti bürokratların adaletinden geçer. Çünkü adalet en alt kademeden başlar. Ve silsile halinde devam eder.
YA BİZDE OLSAYDI!
Geçtiğimiz hafta içinde Qantas CEO'su şirketin hangarında bir konuşma yapıyor. Bu konuşma şirketin hedefleri ve özellikle teknik alandaki gelişmelerle ilgili... Konuşmaya haliyle Qantas'ın teknik bakım çalışanları da katılıyor. Ancak bu çalışanların bir süredir maaş konusuyla ilgili talepleri var. Ama bu talepler karşılanmıyor. Sendika ile yapılan görüşmeler sonrasında çalışanların özellikle refah konusundaki istekleri reddeliyor.
İşte bu ortamda Qantas CEO'sunun konuşmaya başlamasıyla teknik personel tepki göstermek için alanı terk ediyor.
Düşündüm de bizde olsa ne olurdu acaba? Mesela çalışanlar tek tek tespit edilip 'verimsiz' adı altında işten çıkarılır mıydı? 'Bizi nasıl böyle gösterirsiniz' hırsıyla tazminat bile vermeden işten atılırlar mıydı? Git hakkını yıllarca sürecek mahkemede ara derler miydi?
KARA LİSTE
Bu yazıyı yazarken Türk Hava Yolları uçağında olay çıkaran yolcunun görüntüleri düştü. Kabin ekibine inanılmaz küfürler ve akla hayale gelmeyecek laflar eden o yolcu...
THY'nin kara listesine girdi o yolcu. Ancak bu görüntüler bizim uçaklarda hava polisinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi bize.
Yıllarca önce gündeme gelmişti bu konu. Yanılmıyorsam 10 yıla yakın bir zamandır konuşuluyor bizim sektörde. Hatta İçişleri Bakanlığı'nın sitesinde bile konuyla ilgili açıklama var.
Uzunca bir süredir pek gündemde yok ama bir an önce bizim uçaklarda da başlamalı bu uygulama. Başta kabin ekibi olmak üzere herkesin can güvenliği için şart gibi görünüyor.
Herkese hayırlı haftalar...
Yorumlar