Havacılık sektöründe uzun süre bitmeyecek iki konu var.Birisi DHMİ'nin havacılık tazminatı diğeri ise THY'nin işten çıkarttığı 305 personel. THY ile ilgili konuya son noktayı geçen haftaki yazımda koymuştum. DHMİ personelini ilgilendiren havacılık tazminatı ile ilgili de son kez yazıp noktayı koymak istiyorum.
Bir insanın ideolojik bakışı var ise hayatı kısır döngüde düşünüyorsa, dünyaya fikri entegrasyonu sağlayamamışsa ona sadece üzülmek gerek. Var öyleleri aramızda. Ortalarda dolaşıp dururlar. Fayda sağladıklarını düşünerek orda-burda sinek vızıltısı olmaya devam ederler.
Aslında herkes herşeyin farkında. Fakat nedense ve benim de anlam veremediğim şekilde hala her ortamın içinde yer almaya devam ediliyor. Şu EASA konusunda yetkilerin askıya alınmadığına dair bilgi gelince sorup-soruşturmak istedim. Ancak "sen batırdın, sen çıkart" diye görevlendirilen arkadaş hala aynı teranede yoluna devam ediyor.
Geçen hafta yazmış olduğum köşe yazısının bir cümlesi THY'de hayli konuşuldu. Yeni sendikadan bahsetmiştim. Evet, bu doğru. Yeni sendika için tüm hazırlıklar yapılıyor. Hatta çalışan sayılarına kadar soruluyor. Ama hala bazı dinozorlar "Böyle bir sendika kurulamaz" edasında hareket ediyorlar.
Hala akıllanamadık. Onca olaylardan ders alamadık. Her şeyin gözümüzün önünde olup bittiğini anlayamadık. Haklı iken haksız duruma düştük. Kendi hakkımızı aradığımızı sanırken başkalarına menfaat sağladığımızı kavrayamadık. Bütün bunları söylemesi gereken şu işten çıkartılan THY'nin bahtsızları.
Teşbihte hata olmaz, 'Vakitsiz öten horozun başını keserler'
THY ve Hava-İş cephesindeki hararetli, gergin, bunaltıcı atmosferden biraz olsun alıp sizleri bu hafta çok farklı bir konuya götürmek istiyorum.
İşten çıkartılan arkadaşların üzerine akbabalar çullanmış durumda. Herkes bu kaos ortamından faydalanarak kendine çıkar sağlama derdinde. ...Başta kendi amirleri Emine Lim olmak üzere kimseye ulaşma imkanı bulamadılar. Emine Lim ekibine sahip çıkamadı onları savaşta cephe terk eden komutan gibi terk etti.
Hadi hep beraber şapkamızı önümüze koyup düşünelim. Başta ben olmak üzere, Türk Hava Yolları, Hava-İş, çalışan emektarlar ve son noktayı koyan TBMM. Kim mutlu? 17 bin çalışanı ile THY mi yoksa bir o kadar üyesi olan Hava-İş mi? Çalışanlara grev yasağı getiren TBMM mi? Ha bir de dışarıdan ahkam kesen zavallılar mı? Onlara pek sözüm yok. Sadece vızıltıdan başka bir şey değiller.
Tüylerim diken diken. Bu iddianın enine boyuna tartışılması gerektiğini düşünüyorum.Türk Hava Yolları'nın 2003 yılında Diyarbakır'da düşen THY uçağının korkunç ihmaller sonucu düştüğü iddia edildi. İddianın sahibi bir kontrolör. Dayanakları da hafife alınacak "Hadi canım sende" denecek şekilde değil.
Hem nalına hem mıhına vurmak buna denir. Havacılığın sadece sivil sektörden ibaret olmadığını askeri personelin sivil sektöre ne kadar hizmet verdiğini anlatmaya çalışacağım. Bu konu ben dahil havacılık yazan herkesin gözünden kaçmış durumda. Lisanssız askeri hava trafik kontrolörlerinden bahsedeceğim...
Havacılık tazminatı üzerinden başlayan gerilim karşılıklı restleşme ile devam edecek gibi görünüyor. Hava trafik kontrolörleri hak arayışı içinde. Bize gelen bilgiler ışığında bunları yazıyoruz, olası olumsuzlukları yaşamamak için ilgilileri uyarmaya çalışıyoruz.
Atatürk Havalimanı sıkışıklığı şirket yöneticilerini gelecek için karar vermeye zorluyor. İşte Atlasjet ilk hamleyi yaptı. Sabiha Gökçen Havalimanı’ndan Bodrum ve Dalaman seferlerine başlıyor. Sadece Atlasjet ile kalır mı bilinmez ama Atatürk Havalimanı’nın doyduğu bir kez daha ortaya çıkmış oldu Atlasjet’in bu hamlesiyle.
Bu başlığı ben söylemiyorum. İçeriğini yazdığımda tüyler ürperten sözler olarak göreceksiniz. Bir kontrolörün ağzından dökülen sözler bunlar. Devamında da şöyle diyor "Bu yaz Atatürk Havalimanı'ndan ne uçağa binerim ne de uçakla İstanbul'a gelirim"...
Geçen hafta yazmış olduğum “Bu yaz çok çetin geçecek” yazı DHMİ bünyesinde çok yankı buldu. Amaç personeli birbirine düşürmek olmasa bile bazı yorumcuların yorumlarından da anlaşılacağı gibi birimler arası bir sürtüşme olduğu gerçeği ile karşılaştık. Bir başka gerçeği daha ortaya çıkardı bu yazı. Kontrolörler sadece havacılık tazminatı peşinde değiller. Onlar resmen DHMİ tarihi açısınd
Türk Hava Yolları için pilotların grev yapması ne kadar kabus ise hava trafik kontrolörlerinin iş yavaşlatması da havacılık sektörü için çok büyük tehlikedir. Bu tehlikenin sinyalleri yavaş yavaş alınmaya başlandı bile. İşte o yüzden diyorum ki “Bu yaz çok çetin geçecek”
Havacılık tazminatı hem Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın hem de DHMİ Genel Müdürü Orhan Birdal’ın en bü
Sorsanız hemen herkes biliyorum der. Unutkan bir toplum ve günü yaşayan bir toplum olduğumuz için bazı gerçekleri hatırlatmakta fayda var diye düşünüyorum. 2000’li yılların başında sivil havacılık sektörümüz iç açıcı bir durumda değildi. Bu ahkam kestiğimiz, yönlendirmeye çalıştığımız, yerden yere vurduğumuz en acımasız eleştirilerimizi sıraladığımız Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, o
Değerli Dostlar, Hayatımın neredeyse tamamını harcadığım havacılık sektörüm. Geçen hafta yüksek tansiyona bağlı kalp sorunu yaşadım. Öncelikle kısa bir süre tedavim dolayısıyla yazamayacağım için çok üzgünüm.
Şu anda dinleniyorum ve önümüzdeki günlerde sorunumla ilgili gerekli müdahaleler yapılacak.
Hasta olduğum duyulur duyulmaz hastaneye koşan tüm dostlarıma sonsuz teşekkürlerimi ifade etmek i
Sivil havacılığımız alev alev yanıyor. Ankara’da Türk Hava Yolları Teknik AŞ’ye ait hangarda başlayan kıvılcım başta İstanbul olmak üzere Antalya’ya da sıçradı. EASA, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün akreditasyonunu resmi olarak iptal etmese bile, EASA'nın yaptığı uygulamalardan fiili olarak bunun gerçekleştiği anlaşılmaktadır.
Ocak 2008’de büyük uğraşlar sonucunda elde edilen EASA yetkileri bugün
Baştan söyleyeyim Türk Hava Yolları, Devlet Hava Meydanları İşletmesi’ne karşı küskünlük içine girebilir. DHMİ, THY’nin elini rahatlatacak adımı bir türlü atamadı. İşler uzadıkça uzuyor. THY, DHMİ’nin yavaş davranması ve bürokratik engeller sebebiyle köşeye sıkışmış durumda.
Nisan ayında Çorlu Havaalanı, bakım ve onarım sebebiyle en iyimser bakışla üç ay kapanacak. Türk Hava Yolları’nın
Pegasus Havayolları Ali Sabancı tarafından satın alındığında 17 uçaklık bir filoya sahipti şirket. Bugün baktığımızda İzAir ile birlikte 45 uçağı var. Yüzde yüzün üzerinde bir artış var. Acaba Pegasus Havayolları birileri tarafından kollandı da mı bu kadar bir büyüme gerçekleştirdi?
Bu soruyu neden sorduğumu hasbelkader havacılığı uzaktan yakından takip edenler anlayacaktır. Son on gündür AtlasJet Havayolları aleyhinde bilin&cc
Hiç kimse memnun değil. Ne mağdurlar ne de mağdur ettiği iddia edilenler. Isparta kazasının bitmeyen spekülasyonlarına bir yenisi daha eklendi. Yeni bilirkişi raporu evlere şenlik. Kimler, nasıl olarak bu raporun içinde, görüyoruz ve göreceğiz. O 'kimler' her kim olursa olsun artık hakimin de kanaat oluşturmada zorlanacağı kesin. Umarım en hayırlı kararı verir.
Yazıya başlamadan başlığımı neden böyle attığımı hemen söyleyeyim. Çok yakından t
Bir ayrılış ve çok geçmeden bir ayrılış daha. Onur Havayolları tarihinde hiç olmadığı kadar çalkantılı bir dönem yaşanıyor. Önce Genel Müdür Şahabettin Bolukçu ve arkasından Erkan Sayın.
Bir şirkette vazgeçilmezler vardır. Ama “Hiç kimse vazgeçilmez değildir” diye de bir gerçek var. İşte yıllardır vazgeçilmeyen Şahabettin Bolukçu görevinden kim bilir hangi nedenlerle vazge&cced
Şu sendikal görüşmelerde artık eski heyecanların olmadığını düşünüyorum. Gerçi “Ah neydi o eski günler” diyecek kimse de kalmamıştır THY’de. Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinin en eski şahitleri belki beş parmağın beşini de geçecek kadar değildir THY’de. Zira hemen hepsi emekli oldular. Bu TİS görüşmelerinin en kıdemlisi de Hava-İş Başkanı Atilay Ayçin olabilir. Ayçin ise sendikal kişiliği
Malum geçen hafta İstanbul kara kışın kabusunu yaşadı. Bu kabustan bende nasibimi aldım. Sabahın erken saatlerinde, İstanbul’a yağan karın tipi şekline dönüştüğü anda sıcacık yatağımdan kalkıp Florya’da resim çekme hevesine kapılırsam soluğu hastanede alırım. Öyle de oldu ve ben üşütme sonucu hastalanırken, Atatürk Havalimanı’nda yüzlerce yolcuyu da TGS hastalandırdı.
“Olağanüstü durumlarda böyle
Ne güzel günlerdi değil mi? Geçen hafta SAGA ile ilgili haberler çıkınca şöyle bir geçmişe bakıp ne tür haberleri yayınlamışız diye AirportHaber’in arşivine göz attım. Güzel haberlerin yanında üzücü haberlere de yer vermişiz.
Şimdi şöyle kısaca bir hatırlayalım SAGA için neler yazmışız;
SAGA iki uçağını kiraladı, İflas uçaklarını SAGA aldı, SAGA yarım düzine oldu, Saga Airlines’ın