Merhaba,uçaklar ve havacılık ile ilgili teknik konularda yolcuların merak ettiği soruları cevaplamaya çalıştığım 2. yazı da cevaplamaya çalıştığım sorular;
- Uçuş irtifası ve kabin irtifası ne demek?
- Powerbank ve benzeri cihazlar niçin kısıtlanıyor?
- Bazı uçuşların gidiş ve dönüş süreleri niçin farklı?
- Yıllar içinde pilotsuz yolcu uçakları olacak mı?
- Uçak iniş takım kompartımanında saklanarak uçanlar hayatta kalabilir mi?
- A320 uçaklarının acilen uçuştan geçici olarak men edilmesinin suçlusu Güneş mi? Uçak mı?
Köşe yazısının, soruları cevaplayacak kadar detaylı fakat havacılık haber sitesinin ve köşe yazısının formatına uygun hacimde olması gerekiyor. Elden geldiğince bu konuda optimumu yakalamaya gayret ediyorum, bazı sorulara daha kısa bazılarına daha detaylı cevaplar ile dengelemeye çalışıyorum, umarım faydalı olur.
Uçuş irtifası ve kabin irtifası ne demektir?
Uçuş irtifası, uçağın deniz seviyesine göre ne kadar yukarıda olduğunu belirtir. Deniz seviyesi, tüm dünyada aynı şekilde 0 metre ve referans yüksekliği olarak kabul edilir. Ay’ın çekim gücü nedeniyle denizlerde oluşan gel git gibi özel istisnalar hariç deniz seviyesi dünyanın her yerinde aynıdır. Bilgilendirme anonslarında …… bin feet uçuş irtifasında uçuyoruz denilir. Yolcu uçakları için ortalama uçuş irtifasını 35 bin feet olarak kabul edebiliriz. (35 bin feet / 10.668 Metre , 1 foot = 30.48 cm) Burada bahsedilen uçuş yüksekliği deniz seviyesine göre olup uçak, zemine göre daha farklı yükseklikte olabilir. Örneğin, 28 bin feet uçuş irtifasında uçan bir uçak deniz seviyesinden 8535 metre yukarıda demektir fakat Everest Dağının üzerinden geçmeye çalışırsa yüksekliği 8849 metre(29 bin feet) olan dağa çarpar. Uçak ile zemin arasındaki mesafe radyo altimetre ile deniz seviyesine göre yüksekliği ise barometric altimetre ile ölçülür. Teorik olarak Everest Dağının üzerinde, radyo altimetre irtifayı 0 feet / 0 metre , barometric altimetre ise 29 bin feet / 8849 metre olarak gösterir. Deniz üzerinde uçan bir uçağın radyo altimetresi ve barometric altimetresi aynı değeri gösterir.
Uçak kabini niçin basınçlandırılır ? Kabin irtifası nedir ?
Yolcu uçakları için ortalama uçuş irtifası olan 35 bin feet (10.668 Metre) yükseklikte, kabin basınçlandırması olmadan yolcuların yaşaması mümkün değildir.Solunum için basıncı , sıcaklığı ve oksijen oranı yeterli olan hava gereklidir. Günlük hayatımızda, özel bir efor sarf etmeden, canlı hayatına uygun yaratılmış ideal atmosfer basıncı (1 atmosfer / 14.7 PSI ) sayesinde rahatlıkla nefes alabiliyoruz. Böyle olmasaydı, örneğin daha yüksek atmosfer basıncı olsaydı akciğerlerimize zarar verirdi veya daha düşük atmosfer basıncı olsaydı o zaman da nefes alamazdık ayrıca damarlarımızın şişmesi gibi başka sorunlar olurdu. Yaşamak için deniz seviyesinden başlayarak 2000 metreye kadar olan yükseklik genel olarak uygun olup 4500 metreye kadar yüksek rakımlarda oksijen desteği olmadan geçici olarak yaşamak mümkün olsa da günlük hayat şartları ile uzun süre yaşamaya uygun değildir.
Uçaklar bir çeşit HAVA AKVARYUMUDUR
Balıkların yaşayabilmesi için su akvaryumu ne ise yüksek irtifada insanların yaşayabilmesi için uçak kabini de odur. Uçak içinde yaşayabilmemiz için dış ortamdan bağımsız bir çeşit hava akvaryumu diyebileceğimiz suni şartlar oluşturulmaktadır. Bu suni ortamı elde edebilmek için uçak kabini basınçlandırılır.
Basınçlandırma ile elde edilen kabin irtifası -uçak tipine göre değişiklik göstermekle beraber- havayolu uçakları 1500-2000 metre yüksekliğe eşit hava basıncına sahiptir. Bu kabin içi suni irtifaya kabin irtifası diyoruz.
Kabin irtifası için ideal olan sıfır rakım yani deniz seviyesinde olmasıdır fakat 35 bin feet irtifada atmosfer basıncı yaklaşık 0.25 atmosferdir eğer biz kabin içinde 1 atmosfer basınç yaparsak standart yolcu uçak gövdesinin bu basınç farkına dayanması mümkün olmadığı için kabin irtifası 1500-2000 metre olacak şekilde basınçlandırma yapılır. Kabin irtifası 3280 metreye (10 bin feet) yükselirse yani kabin basıncı düşerse yolcular nefes almakta zorlanacağı için oksijen maskeleri dökülür.
Powerbank ve benzeri cihazlar niçin yasaklanıyor?
Yangın riski nedeniyle yasaklanıyor. Niçin yangın riski var derseniz pilli ve şarjlı cihazların tamamı iyi kalite üretim değil, bazıları kalite standartları olmayan yerlerde üretiliyor. Bunların bazıları da düşük kalite imalatın yanı sıra uzun süreli ve kötü kullanım sonucu, risk potansiyeli daha yüksek hale geliyor. Bu tip cihazların çoğunun tüketiciye ulaştıktan sonra periyodik bakımı, kontrolü veya son kullanım tarihi söz konusu değil bu nedenle zaman içinde hasar görse de kötü durumda olsa da kullanılmaya devam edebiliyor.
Aynı bagaj içinde veya yakınlarında kolayca tutuşabilecek bir malzeme özellikle de kolonya, parfüm , bazı deterjan veya yakıt türleri gibi uçucu malzemeler olursa risk çok daha büyük oluyor. Normal şartlarda iyi muhafaza edilmiş, kapağı iyice kapatılmış bir parfüm şişesi bile yükleme sırasında / türbülans nedeniyle / sert iniş nedeniyle / vb. hasar görüp sızıntıya sebep olursa ve yakınında bulunan bir şarjlı cihaz veya pilin ısınması veya hasarı sonucu yangına sebep olabilir.
Bazı uçuşların gidiş ve dönüş süreleri niçin farklı?
Dünyanın kendi etrafında ki dönüşü batıdan doğuya olmaktadır. Bu dönüş ve bazı atmosferik nedenlerle oluşan 5 büyük rüzgar akımı (Jet Stream) vardır. Bu akımlardan ikisi kuzey yarım küre ikisi güney yarım küre ve biri de ekvator bölgesinde oluşur. Ekvator bölgesinde olan jet stream doğudan batıya doğru diğerleri ise batıdan doğuya doğru hareket eder. Havayolları hem uçuş süresini kısaltmak hem de yakıt tasarrufu sağlamak için uçuş rotalarını belirlerken ana akım rüzgarları dikkate alır. Rüzgar ile aynı yönde yapılan uçuşlar normalden daha kısa,rüzgara karşı yapılan uçuşlar normalden daha uzun sürer. İç hatlar ve kuzey güney kuzey yönlü uçuşlar için çok fark olmasa da batı doğu batı hattında ki uzun uçuşlarda süre çok fark etmektedir. Örneğin, İstanbul - Singapur uçuşu 10 saat / Singapur-İstanbul uçuşu ise 11 saat civarında olmaktadır.
Yıllar içinde Pilotsuz yolcu uçakları olacak mı?
Yakın gelecekte pilotsuz yolcu uçağı olması beklenmiyor. Havayolu uçaklarında 2 pilot yerine tek pilotlu uçuş konusunda araştırma yapan Havacılık otoritelerinden EASA ( European Aviation Safety Agency ) bir kaç ay önce (ağustos 2025) bırakın pilotsuz yolcu uçağını, tek pilotlu uçuşun bile güvenli olmayacağını belirten bir yayın yaptı. İlerleyen yıllarda tek pilotlu yolcu uçağı olabilir fakat pilotsuz yolcu uçağı zor gözüküyor.
Uçak iniş takım kompartımanında saklanarak uçanlar hayatta kalabilir mi?
Özel donanım ile veya gösteri uçuşları için yapılanları hariç tutarsak bir uçağın kabin basıncı olmayan iniş takımı veya benzeri başka alanlarında uçanların hayatta kalması teorik olarak mümkün değildir. Bunun temel sebebi de atmosfer şartlarıdır. Uçak yerde iken saklanabilecek alan olarak görülen yerlerin uçak havalanıp iniş takımlarını toplayınca tamamen dolduğunu pek çok uçakta görebilirsiniz. Yani uçakların çoğunda uçuş sırasında iniş takımları veya benzer yerlerde yetişkin bir insanın sığabileceği fiziki boşluk kalmaz. Ayrıca uçağın uçuşu nedeniyle uçak hızına eşit ve uçuş yönüne ters yönde saatte 900 km civarında karşı rüzgar kuvveti nedeniyle uçağa tutunmaya devam etmek mümkün olmayacaktır.İstisna olarak fiziki boşluk bulup, soğuk havadan koruyacak kıyafetler kullanılsa bile uçak teknik şartları ve atmosfer ortamı nedeniyle hayatta kalınması imkansıza yakındır.
A320 uçaklarının acilen uçuştan geçici olarak men edilmesinin suçlusu Güneş mi? Uçak mı?
30 Ekim 2025 tarihinde, JetBlue’nun Cancun-Newark seferinde uçuş kumanda sorunu yaşayan A320 tipi uçak, ani bir irtifa kaybı yaşadı ve uçak divert ederek Tampa’ya acil iniş yaptı. Olayda yaralanan yolcular oldu. ABD Ulusal Ulaşım Güvenliği Kurulu’nun (NTSB) ön bulguları, ELAC bilgisayarının hatalı ani dalışta rol oynadığını gösteriyor. Bulguların ardından Airbus, benzer donanıma sahip uçaklar ile ilgili acil çağrı yayınlayarak güncelleme olmadan uçuş yapılmaması gerektiğini duyurdu.
Yapılan açıklamalara göre kök nedenin yazılım kaynaklı olduğunu anlıyoruz.
Her ne kadar sorunun kök nedeninin, Elevator ve Aileron kontrolünden sorumlu olan ELAC computer yazılımının yoğun güneş ışınımı nedeniyle hatalı veri ürettiğini söyleyenler olsa da bu kök neden değil münferit ve doğrudan etken olabilir. Kök neden, bu tarz bir senaryo olursa yazılımın bunu engelleyecek güvenli çözümler sunmaması. Diğer Airbus modelleri için sorun olmayan güneş ışınımı A320 için sorun oluyorsa sorun güneş ışınımı değil güvenli uçuş sağlayamayan yazılım olarak kabul edilmeli.
Sonraki yazılarımda cevaplamayaçalışacağım sorulardan bazıları;
- Kara kutular nasıl çalışıyor?
- 5G Uçaklar için riskli mi?
- Uçak kazalarının sebebi nedir?
- Uçak kazası olursa en güvenli koltuk hangisi?
- Oksijen maskeleri ne zaman ve nasıl kullanılır?
- Uçaklar için ‘fail safe’ tasarım ne demektir?
- Yeni uçaklar daha mı güvenli?
- Vb.
Saygılarımla
Erdal Gülmez
Yorumlar