Rus havacılık sanayisinde kokpit teknolojilerine yönelik dikkat çekici bir adım atıldı. Leningrad Optik-Mekanik Birliği (LOMO), Rus ticari uçakları için geliştirdiği yeni nesil artırılmış gerçeklik Head-Up Display (HUD) sisteminin ilk prototipini tamamladı. Kalashnikov Concern bünyesinde faaliyet gösteren LOMO’nun basın servisi, DDR-M adı verilen sistemin prototip aşamasının başarıyla sonuçlandığını duyurdu.
Opsiyonel bir kokpit ekipmanı olarak tasarlanan DDR-M, pilotlara kritik uçuş verilerini doğrudan ön görüş alanı içinde sunmayı amaçlıyor. Sistem; hız, irtifa, dikey hız, seyrüsefer bilgileri, uyarılar ve sistem mesajlarını, dış görüşle hizalı şeffaf bir kombiner üzerine yansıtarak pilotların bakışını kokpit içine çevirmeden uçuşu yönetmesine imkân tanıyor.
Düşük Görüş Şartlarında İş Yükünü Azaltmayı Hedefliyor
Head-Up Display teknolojisi sivil havacılıkta 1980’li yılların sonundan bu yana kullanılıyor. Temel prensip, sembolojinin optik olarak “sonsuzda” odaklanmış sanal bir görüntü şeklinde sunulması. Böylece pilotlar, dış çevreyi gözden kaybetmeden uçuş bilgilerini takip edebiliyor. Özellikle yaklaşma ve iniş gibi iş yükünün en yüksek olduğu safhalarda, HUD kullanımının durumsal farkındalığı artırdığı kabul ediliyor.
DDR-M prototipinin önümüzdeki dönemde kapsamlı bir yer ve uçuş test programına alınması planlanıyor. Test pilotları ve uçuş test mühendisleri, sistemin uçuş emniyeti ve mürettebat performansı üzerindeki etkilerini değerlendirecek. Testlerin ardından, Rusya sivil havacılık otoritesi olan Rosaviatsiya onayıyla birlikte sistemin opsiyonel ekipman olarak sertifikasyon sürecine girmesi hedefleniyor.
MC-21 Dijital Kokpitine Entegre Edilecek
MC-21 uçuş güvertesi, ilk tasarım aşamasından itibaren büyük boyutlu çok fonksiyonlu ekranlara dayalı tamamen dijital bir mimariyle geliştirildi. Bu yapı içinde HUD, ana gösterge sistemini tamamlayan bir unsur olarak değerlendiriliyor. Yerli üretim bir HUD’un devreye girmesi, havayollarına ilerleyen aşamalarda kokpit modernizasyonu yapabilme esnekliği sunacak. Bu seçenek, MC-21-300’ün 2000’li yılların ortalarındaki ilk tasarım çalışmalarında da öngörülmüştü.
SJ-100 İçin Yeni Bir Sertifikasyon Süreci Gerekecek
DDR-M sisteminin, ithal sistemlerden arındırılmış SJ-100 varyantında da kullanılması planlanıyor. Orijinal SSJ100 tasarımında Batı menşeli bir HUD opsiyonu bulunmasına rağmen, bu sistemler Rusya’da sertifiye edilmediği için seri üretim uçaklara entegre edilmemişti. Yerli HUD’un SJ-100’e uyarlanması ise mevcut aviyonik mimariyle tam uyum ve ayrı bir sertifikasyon kampanyası gerektirecek.
Uluslararası Deneyim Ne Söylüyor?
Operasyonel açıdan HUD’un en büyük katkısı, kalkış, yaklaşma ve iniş gibi kritik safhalarda pilot iş yükünü azaltması olarak öne çıkıyor. ABD Federal Havacılık İdaresi (FAA) ve Avrupa Havacılık Emniyeti Ajansı’nın (EASA) verileri, HUD kullanımının stabil olmayan yaklaşımların azalmasına ve uçuş hattı takibinin iyileşmesine katkı sağladığını gösteriyor.
Ancak HUD’un tek başına iniş minimasını düşürmediği vurgulanıyor. Görüş limitlerinin azaltılabilmesi, ancak belirli bir ekipman konfigürasyonu, onaylı operasyon prosedürleri ve kapsamlı mürettebat eğitimiyle mümkün olabiliyor. Bu da uzun ve çok aşamalı bir sertifikasyon sürecini zorunlu kılıyor.
Batılı Muadillerle Karşılaştırma
Airbus A320 ve Boeing 737 uçaklarında HUD sistemleri uzun yıllardır opsiyonel olarak kullanılıyor ve yüz binlerce uçuş saatlik operasyonel tecrübeye sahip. Bu sistemler, Enhanced Vision System (EVS) ve Synthetic Vision System (SVS) ile entegre şekilde çalışıyor ve tam sertifikasyonlu durumda.
Fonksiyonel açıdan bakıldığında DDR-M, Batılı muadilleriyle benzer bir konsepti izliyor. Ancak olgunluk seviyesi ve sertifikasyon hazırlığı bakımından henüz erken bir aşamada bulunuyor. Prototipten seri üretime geçiş için uçan test platformlarında doğrulama, AP-25 (FAR/CS-25 eşdeğeri) havaworthiness gereklerinin sağlanması, yazılım için DO-178C ve donanım için DO-254 sertifikasyonları gibi çok sayıda teknik eşik aşılmak zorunda.
Uzmanlara göre, yeterli finansman ve istikrarlı bir tedarik zinciri bulunsa dahi bu tür sistemlerin sertifikasyon süreci genellikle birkaç yılı buluyor. DDR-M’nin ticari operasyonlara girmesi de bu uzun ve titiz sürecin tamamlanmasına bağlı olacak.
Yorumlar