2019 yılında Antalya’nın Manavgat ilçesinde iki kişinin hayatını kaybettiği Cessna 172 kazasına ilişkin süreçte kritik bir gelişme yaşandı. Danıştay, kazayla ilgili yıllardır dile getirilen “eksik soruşturma” iddialarını resmen doğrulayarak, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın kamu görevlileri hakkında verdiği “soruşturma izni yok” kararını kaldırdı. Yüksek Mahkeme, dosyanın baştan ve tam kapsamlı şekilde yeniden incelenmesi gerektiğine hükmetti.
Karar metninde, kazaya ilişkin ön incelemenin yalnızca SHGM’de görev yapan dört yöneticiyle sınırlı tutulduğu, oysa olayla illiyet bağı bulunan çok daha geniş bir kamu görevlisi grubunun tespit edilmediği vurgulandı. Danıştay ayrıca, DHMİ süreçleri, pist izni prosedürleri, bakım ve uçuşa elverişlilik kontrolleri, yakıt numunesi, denetim zinciri ve kaza sonrası işlemler gibi hayati başlıkların hiçbirinin eksiksiz araştırılmadığını belirledi.
Kazanın meydana geldiği toprak pistin izinsiz olması, telsiz lisansı bulunmayan uçağa kule tarafından izin verilmesi, kazadan sonra alınan yakıt numunesinin “ücreti ödenmedi” gerekçesiyle imha edilmesi ve bakım kayıtlarının masa başında düzenlendiğine ilişkin iddialar da yeni incelemede ele alınacak başlıklar arasında yer aldı. Kararda, bu süreçlerin delil karartma şüphesi doğurduğuna işaret edilerek soruşturma kapsamına mutlaka dahil edilmesi gerektiğinin altı çizildi.
Danıştay’ın bu kararı, yerel mahkemenin daha önce verdiği beraat hükmünü de doğrudan etkileme potansiyeli taşıyor. Çünkü Yüksek Mahkeme, yargılamanın temel dayanağı olan idari incelemenin eksik bırakıldığını, sorumluların tam olarak belirlenmediğini ve kritik delillerin değerlendirilmediğini açıkça kayıt altına aldı. Böylece beraat kararının da sağlam bir idari zemine dayanmadığı ortaya çıkmış oldu.
Aile avukatı Zafer Yıldırım’ın yıllardır dile getirdiği “Bu dosya sadece pilotaj hatası değil; denetim zincirindeki kırılmaların dosyasıdır” değerlendirmesi de Danıştay’ın tespitleriyle ilk kez yüksek yargı tarafından doğrulanmış oldu.
Kazanın ardından ortaya çıkan rapor çelişkileri, sigortasız uçuş iddiası, bakım kayıtlarındaki tutarsızlıklar, tanıkların dinlenmemesi ve keşif taleplerinin reddi gibi hususlar, soruşturmanın başından beri tartışma yaratmıştı. Danıştay’ın kararı, tüm bu tartışmaların nedenini işaret ederek sürecin baştan yanlış zeminde yürütüldüğünü ortaya koydu.
Dosya, karar doğrultusunda yeniden Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na gönderilecek. Bakanlığın, daha önce hiç incelenmemiş kişi ve işlemleri de içeren kapsamlı bir ön inceleme yapması gerekiyor. Bu inceleme sonunda soruşturma izni verilebilecek; izin verilmemesi halinde aile tekrar Danıştay’a başvurabilecek. Yeni süreç, ceza davasının seyrini de doğrudan değiştirebilir.
Altı yıldır adalet arayan Ataberk Gökmen’in ailesi için karar yeni bir umut kapısı olarak görülüyor. Aile, iddialarının ilk kez en üst yargı organı tarafından kabul edilmesini “gecikmiş bir doğrulama” olarak yorumluyor.
Danıştay’ın kararıyla birlikte Manavgat kazası kapanmış bir dosya olmaktan çıktı; aksine en kritik aşamasına girmiş durumda. Bundan sonra yapılacak inceleme, adaletin bu kez eksiksiz şekilde tecelli edip etmeyeceğini belirleyecek.
©AirportHaber ÖZEL


Yorumlar